Browsing by Author "Kaya, Ali"
Now showing 1 - 20 of 55
- Results Per Page
- Sort Options
Item 17. yüzyıl Bursa şer’iye sicillerinin İslam aile hukuku açısından tahlili(Uludağ Üniversitesi, 2008) Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Osmanlı toplumunda hukuk sistemi olarak İslâm hukukunun uygulandığı ve hukuk ekolü olarak da Hanefî mezhebine bağlı kalındığına dair yaygın bir kanaat bulunmaktadır. Yine Müslüman toplumlarda, İslâm hukukuna daha çok bağlı kalınan hukuk dalının Aile hukuku olduğu ileri sürülmektedir. Bu çalışmamızda, Osmanlı devletinin kurulduğu bölge olan Bursa’daki mahkemelere intikal eden ve duruşması yapılıp karara bağlanan hükümlerin yer aldığı 17. yüzyıl şer’iye sicillerine ait iki defter veri tabanı olarak alınıp İslâm aile hukuku açısından tahlili yapılmıştır. Osmanlı toplumunda İslam Aile hukukuna bağlı kalınan noktalar ile farklı uygulamalar tespit edilmeye çalışılmıştır.Item Afganistan’da İslam hukuku çalışmaları (başlangıçtan Selçuklu dönemine kadar) (H. 22-520/M. 642-1157)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-30) Habibullah, Khudayberen; Kaya, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.; 0000-0002-6153-9400Afganistan coğrafyası, Müslümanlar tarafından fethedildikten sonra bölgede İslam dini kabul görmüş ve daha önce mevcut olan hukukun yerini İslam hukuku almıştır. İlim tahsili ve bölgedeki hukukî ihtiyaçları çözüme kavuşturmak için Kûfe’ye ve Ebû Hanife’nin ilim halkasına giden Afganistanlı öğrenciler, Ebû Hanife’nin görüşlerini ve Kûfe’de edindikleri fıkhî birikimleri Afganistan’a intikal ettirmişlerdir. Böylece Hanefî fıkhı Afganistan’da yayılmaya başlamıştır. Daha sonra bu fıkhî gelenek, her bölgenin kültür ve sorunlarıyla zenginleşip o bölgenin şartlarına göre farklı biçimlerde gelişmiş ve fakihlerin bulundukları coğrafyaya nispetle Belh ekolü (Meşâyihu Belh) ve Buhara ekolü gibi mezhep içinde alt ekoller oluşmuştur. Afganistan’da kurulan devletlerin Hanefîliği esas almasıyla da Hanefîlik, halk tabanında da benimsenmiştir. Bu süreçte Afganistan’da fıkıh ilminde önemli gelişmeler yaşanmış ve birçok Hanefî fakihi yetişmiştir. Özellikle “Daru’l-fıkıh” ismiyle anılan Belh şehrinin ilmî açıdan İslam kültüründe önemi büyüktür. Bu şehirde ilim merkezleri kurulmuş ve İslam fıkhı diğer beldelere buradan intikal etmiştir. Belh fukahası, Hanefî mezhebinin temel prensiplerine bağlı kalsalar da Belh’in kültürel ve coğrafi şartlarını dikkate alarak bazı hususlarda Hanefîlerden farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bölgede değişik mezhepler var olmuşsa da en yaygın olanı Hanefî mezhebi olmuş ve Belh fıkıh ekolü, Sünnî Hanefî çizgi üzere devam etmiştir.Item Büyük Selçuklu dönemi İslâm hukuku(Uludağ Üniversitesi, 2014-07-17) Mehmed, Sedat; Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.Büyük Selçuklu dönemi İslâm hukuku adlı tezimizde, Selçuklu dönemi fıkıh faaliyetleri üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Tezimizde, genellikle Orta Asya ve Irak merkezli fıkıh çalışmaları ön plana çıkarılmıştır. Büyük Selçuklu dönemi İslam Hukuku çalışmamız giriş ve üç bölümden müteşekkildir. Birinci bölümde, fıkıh ilmine etkisi bakımından devrin siyâsî ve ilmî yapısı genel hatları ile incelenmiştir. İkinci bölümde ise, Büyük Selçuklu döneminde mevcut olan fıkıh mezhepleri hakkında bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde ise İslam fıkıh tarihi açısından dönemin önemi üzerinde durulmuştur. Tezimizin sonunda ulaştığımız sonuçlar şunlardır: Büyük Selçuklu dönemi, fıkıh tarihi bağlamında her ne kadar duraklama ve gerileme devri olarak nitelense de, İslâm hukuku ile alakalı olarak birçok eser bu dönemde yazılmış; ayrıca fıkhın tedrîs edildiği yer olan medreseler de bu dönemde yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Bu dönemde Hanefî mezhebinin otoritesi Bağdât'tan Orta Asya'ya kaymış; Şâfiî mezhebi ise Bağdât merkez olmak üzere Orta Asya'da da gücünü hissettirmeye başlamış; Hanbelî mezhebinin tesiri ise sadece Bağdat ile sınırlı kalmış; Mâlikî mezhebi ise Bağdat'ta münderis olmuş, etkisi daha çok Mağrib ve Endülüs'te hissedilmiştir. Selçuklu devrinde özellikle devletin ve bürokrasinin de desteği ile çok teşekküllü medreseler inşâ edilmeye başlanmış; bunun bir neticesi olarak da kaybolan ilmî hayat tekrar canlanmaya başlamış, ilmî münâzaralar çoğalmış, Ayrıca mezhepler arası mücadeleler de zirve noktasına ulaşmıştır.Item Çin’de İslam hukuku ile ilgili yapılan akademik çalışmalar üzerine bir analiz(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-04) Pierdong, Saikena; Kaya, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.Çin uzun tarihi geçmişe sahip olan, farklı etnik gruplardan oluşan Müslümanların yaşadığı bir ülkedir. İslam araştırmaları 1960’lardan başlayarak farklı akademisyenler tarafından yapılmaktadır. Bu sırada Çin’in reform ve dışa açılım politikasından sonra ele alınmaya başlayan İslam hukuk araştırmaları da günümüze kadar yapılan farklı akademik çalışmaları ile özel ve ayrı öneme sahip olmaktadır. Bu çalışmada Çin’de 1980’den bu yana yapılan tezler, akademik dergi makaleleri, kitaplar ve sempozyumbildirilerinden oluşan bilimsel araştırmaları tespit edip değerlendirmeye çalışılmaktadır. Ulaştığımız bilgileri konulara göre gruplandırdık. Ele alınan eserlerın konu, müellif, yayım yeri, tarihi, yayınevi gibi bilgi vermekle yetinilmiştir. Sonuç olarak Çin’de İslam hukuku ile ilgili 100 den fazla tez, 800 den fazla akademik makale, 30 adet kitabın yayınlandığı ve bu çalışmaların düzenli şekilde artarak devam ettiği görülmektedir.Item Determining studies conducted upon individuals with autism spectrum disorder using high-tech devices(Edam, 2016-08-04) Kaya, Ali; Eliçin, Özge; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Özel Eğitim Anabilim Dalı.; 56052280000This study explores 67 experimental research articles written about children with Autism Spectrum Disorder using high-tech devices. The studies in this research were accessed through EBSCO, Academic Search Complete, ERIC, and Uludag University online search engines using keywords such as autism and technology, autism and computer, autism and tablet, and autism and portable devices. The studies have been categorized based on their scope: studies conducted using computers and studies conducted using smart portable devices. The software programs used in these studies are described in a separate table. Research findings indicate that studies conducted on children with ASD using high-tech devices found them to be effective for teaching academic skills, communication skills, and social-emotional skills.Item Bir finansman tekniği olarak Barter sistemi ve İslâm Hukukundaki yeri(Uludağ Üniversitesi, 2008-10-20) Koçdoğan, Abdullah; Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.“Bir Finansman Tekniği Olarak Barter Sistemi ve İslam Hukukundaki Yeri” başlıklı bu tez çalışması, son yıllarda dünya ekonomisine alternatif bir finansman aracı olarak temâyüz etmiş olan Barter Sistemini tanıtmak ve bu sistemin İslâm Hukukundaki yerini ortaya koymak için yapılmış bir çalışmadır. Tez, kısa bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Barter Sistemiyle ilgili genel bilgiler, sistemin işleyişi ve diğer finansman ve pazarlama teknikleriyle ilişkisi en sade şekliyle izah edilmiştir. İkinci bölümde ise, Barter sisteminin İslâm Hukukundaki yerinin tespiti ve değerlendirmesi hususuna yer verilmiştir. Bu bağlamda, öncelikle İslâm Şirketler Hukuku açısından Barter şirketi ele alınmış, daha sonra da Barter Sisteminde taraflar arasında gerçekleşen vekâlet, kefâlet, havâle ve takas akdi gibi hukukî işlemlerin İslâm Hukuku açısından değerlendirilmesi yapılmıştır. Sonuç olarak, yeni bir ticaret finansman sistemi olduğu için ismen İslâm Fıkhı kaynaklarında yer almayan Barter Sisteminin, uygulamada birçok yönüyle İslâm Borçlar Hukukunun ortaya koyduğu hükümlere uygunluk arzettiği görülmüş, ekonomide para piyasasından mal piyasasına geçiş sürecinin orta noktasında olduğu ve dünyaya hakim olan faize dayalı ticarî mantaliteye karşı ciddi bir alternatif olarak incelemeye ve geliştirmeye değer bir sistem olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Item Fukahânın kadın tasavvurunun ictihadî hükümlere yansıması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-08-09) Duman, Vildan Sali; Kaya, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.; 0000-0002-2930-218XKadın konusu, ilmî, dinî, felsefî pek çok alanda araştırmalara konu olmuş; sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda kadının konumu, psikolojik, biyolojik ve fizyolojik yapısı ile ele alınarak belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada özellikle milâdî 7-13. yüzyıllar ile 18-21. yüzyıllar arasında yaşamış fukahânın, yaşadığı dönem, kültür ve coğrafya içerisinde kendi kişisel zaafları, değerleri ve mizacının da etkisiyle oluşan kadın tasavvuru ortaya çıkartılmaya çalışılmış ve bu tasavvur neticesinde oluşan ictihadî hükümlere yer verilmiştir. Çalışma giriş ve sonuç kısımları hariç, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kadın tasavvurunun kilit noktası diyebileceğimiz kadının yaratılışı ile birlikte fıtrî, karakteristik, dinî ve hukuksal özellikleri ele alınmıştır. İkinci bölümde fukahânın kadına yüklediği özellikler ve fukahânın mizacı, değişim karşısındaki tutumu, mezhep taassubu gibi etkenlerin kadın tasavvuruna etkileri incelenmiştir. Üçüncü bölümde fukahânın zihninde oluşan kadın tasavvurunun ibadet hayatı ve özel hukuk hükümlerine etkisi incelenirken, dördüncü bölümde de kamu hukuku alanındaki ictihadî hükümlere etkisi, hükümlerin gerekçeleri üzerinde tartışmalar ve değerlendirmelere yer verilmiştir. Genel olarak sünnî mezheplerin görüşleri alınmış, gerekli görüldüğünde bahsedilen zaman aralığının dışına çıkılmıştır. Tümevarım ve tümdengelim yöntemi ile tahlil ve mukayese metodu kullanılmıştır. Çalışmada dönemler arası farklılıklara rağmen, bazı konular dışında fukahânın zihnindeki kadın tasavvurunda değişiklik olmadığı, kadının temel özellikleri açısından değişime kapalı, sosyal ve siyasal konumu açısından değişime açık bir bakış açısı sergilendiği görülmüştür.Item Hanefi kılasiklerinden ElHhidâye'deki külli kaideler(Uludağ Üniversitesi, 2010-08-12) Hodza, Munafis; Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimleri Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.Kavâid ilmi müstakil bir ilim dalı olarak ancak fıkıh ilminin tedvininden sonra, yani hicri IV. asırda ortaya çıkmıştır. Müslümanlar arasında böyle bir ilmin doğmasındaki en önemli etkenlerden biri, fıkıh ilminin oluşum sürecinden itibaren, İslam hukukçularının zihninde ana ilkelere dayanan hukuk anlayışının ve ortaya konan zengin bir malzemenin var olmasıdır. Kavaid ilminin en önemli özelliklerinden biri, fıkhın genel maksatlarını ve temel hedeflerini anlamayı sağlayarak, dağınık meselelerle meşgul olan fakihin, dağınık bir zihin yapısından kurtulmasını, belirli bir yöntem dâhilinde düşünmesini ve böylece fıkhın esaslarına muttali olmasını temin etmesidir. İslam hukukunun orijinalliği ve ayırıcı vasfı bu kaideler ile bilinir ve bunlar sayesinde ortaya çıkar. Külli kaideler olmadığı zaman İslam hukukunun, karmaşık meseleler ve cüz'i hükümler şeklinde kalacağı ve dış görünüş itibariyle çelişkili hükümler koleksiyonu şeklinde görüleceği açıktır.Item Hanefi mezhebinde te'vîl prensibi(Uludağ Üniversitesi, 2012-09-28) Baki, Fethiye; Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri (İslam Hukuku) Anabilim Dalı.Çalışma giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Girişte kısaca araştırmanın amacı, önemi,kaynakları ve yöntemi belirtilmiştir.Birinci bölümde İslam Hukuku'nda te'vîlin nasıl tanımlandığı, diğer kavramlarla olan ilişkisi, Hz. Peygamber'den başlanarak devirlere (sahabe dönemi, tabiin dönemi ve modern dönem) ve çeşitli disiplin ve ekollere göre nasıl anlaşılıp tatbik edildiği incelenmiştir.İkinci bölümde te'vîlin alanı, konusu, hükmü, bağlayıcılığı, türleri ve şartları üzerinde durulmuştur.Üçüncü bölümde ise hanefî mezhebine göre te'vîlin yöntemlerinden ve ilkelerinden bahsedilmiştir.Item Hanefi usulcülerine göre nazmın delâleti(Uludağ Üniversitesi, 2015-09-30) Okur, Hüseyin; Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.Delâlet kavramı, fıkıh usulünde olduğu gibi diğer usül ilimlerinde de en önemli kavramlar arasında yer alır. Dolayısıyla delâlet, başta mantık, vaz', sarf, nahiv, belâgat, fıkıh usulü olmak üzere İslâm kültüründeki aklî ve naklî ilimlerin müştereken kullandıkları kavramlardan bir tanesidir. Genel bir bakışla usul-i fıkıhtaki delâlet bahisleri metni anlamaya ve anlam güvenliğini sağlamaya yönelik anlam bilim çalışmalarıdır. Bu sebepledir ki usul-i fıkıh çalışmalarında, metin mana ilişkisi çok büyük bir yekün tutar ve meseleler delâlet sonucu ortaya çıkacak sahih manayı elde edebilmek için hassasiyetle tahlil edilir. Giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşan bu çalışmanın giriş kısmında konunun önemi, amacı, kapsamı, yöntemi ve kaynaklarına ilişkin açıklamalar yer almaktadır. "Anlambilim ve delâletin anlambilim içindeki yeri" başlığını taşıyan birinci bölümde, anlambilimin mahiyeti, kuruluşu ile Doğu ve Batı'da yapılan anlambilim çalışmalarına değinilmiş, ardından İslâmî ilimlerde delâlet ile Batı'nın henüz yeni tanıştığı anlambilim arasında mukayese yapılmış ve değerlendirmede bulunulmuştur. Daha sonra İslâmî ilimlerdeki "Delâletin" temel öğeleri tanıtılarak ikinci bölüme geçilmiştir. İkinci bölümde ise anlambilime dair materyallerin en fazla kullanıldığı ve usul-i fıkhın mevzu bahis meselede daha ziyade veri alışverişinde bulunduğu mantık, dil ve belağat gibi ilimlerde delâlet kavramı incelenmiştir. Son bölümde ise tezimizin ana gövdesini oluşturan ve Hanefîlerce taksim edilen, hükme varmada delâlet yolları ayrıntılarıyla incelenip her biri hakkında değerlendirmede bulunulmuştur.Item İmam Serahsî’nin El-Mebsût isimli eserinde ibâdât ve ukûbât konularında istihsân delilinin uygulanması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-21) Şahin, Esma; Kaya, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.“İmam Serahsî’nin el-Mebsût İsimli Eserinde İbâdât ve Ukûbât Konularında İstihsân Delilinin Uygulanması” adlı tezde, Hanefî fıkıh literatürünün önde gelen başvuru kaynaklarından biri olarak kabul edilen İmam Serahsî’nin el-Mebsût isimli eserinin ibadet ve ceza bahislerinde istihsân yönteminin nerelerde ve nasıl kullanıldığı tespit ve tahlil edilmeye çalışılmıştır. Çalışmamız bir giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde tezin konusu ve sınırlandırılması, amacı, yöntemi, kaynakları belitilmiş ve İmam Serahsî’nin kısaca hayatından bahsedilmiştir. Birinci bölümde genel olarak istihsân yöntemi ele alınarak istihsâna başvurmanın sebepleri ve hukuki dayanakları açıklanmıştır. Diğer taraftan istihsân ibadet ve ceza bahislerinde hüküm kaynağı olması açısından incelenmiştir. İkinci bölümde el-Mebsût’un ibâdât bahislerinde istihsân delilinin uygulanmış örnekleri tek tek incelenerek bu delilin uygulanma gayeleri üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde el Mebsût’ta ukûbât konularında istihsânın uygulanışı ele alınıp değerlendirilmiştir. Sonuç kısmında ise elde edilen bilgiler ışığında değerlendirmelerde bulunulmuştur.Item İslâm aile hukuku ve Türk aile hukukunda kadın-erkek eşitliğinin istisnâları(Uludağ Üniversitesi, 2015-08-07) Duman, Vildan; Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.Eşitlik kavramına farklı bakış açılarıyla yaklaşan Türk Aile Hukuku ve İslâm Aile Hukuku, bu kavramı kendine özgü ifadelerle açıklamıştır. Türk Aile Hukuku'na göre kadın ve erkek arasındaki eşitlik, mutlak eşitlik olup hiçbir ayırımın yapılmamasını öngörmektedir. İslâm Aile Hukuku ise eşitlikten ziyade adalet prensibi üzerinde durmakta, temel haklarda bütün insanları eşit görürken, yaratılış ve kabiliyetlerdeki farklılıkları da göz ardı etmemektedir. Bazen bu hakkın tesliminde eşitliği bozan unsurlar ortaya çıkmaktadır. Bunlar, cinsiyet, psikolojik farklılık, sıhhat veya din ayrılığı gibi faktörlerden kaynaklanabilir. Ortaya çıkan bu engellerde eşitliği bozmak bir eşitsizlik olabilir. Ancak İslâm Aile Hukuku'na göre her eşitsizlik adaletsizlik değildir.Item İslam hukuk metodolojisinde cem' ve te'lîf(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-11) Asa, Musa; Kaya, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.İslam hukuk metodolojisinde temel kaynaklar olması hasebiyle, naslar arasında yer alan mana ve ilişki son derece önemlidir. Kur'ân ve sünnetin hükümlerinin iyi anlaşılması ve bunların muhatabı konumunda olan insanın ondan faydalanabilmesi için, Kur'ân, Sünnet ve diğer şer'î delillerin delâletlerinin iyi anlaşılması gerekir. Deliller arasında meydana gelen teâruz ve tercih işlemleri, İslam hukukunun doktrin olarak gelişimine katkı sunmuştur. Deliller arasında meydana gelen teâruz, fıkıh usûlünün önemli konularından biridir ve birçok konu ile ilişkilendirilir. İctihâdî bir faaliyet olan teâruz ve tercih işlemlerinde temel gaye, şer'î delillerin hükümlerini doğru anlamak ve doğru yorumlamaktır. Deliller arasında meydana gelen teâruzu ortadan kaldırmaya yönelik; cem' ve te'lîf, nesih, tercih ve tesâkut gibi yöntemler uygulanmaktadır. Her bir kavram esasen bir araştırma konusu olup, çalışmamızda cem' ve te'lîf kavramı üzerinde durulacaktır. Teâruzu ortadan kaldırma ve tercih metodlarını uygulamaya yönelik kullanılan bu yöntemlerin sıralamasında, müçtehidin mezhepsel bakışı, delillere yüklediği anlam etkili olmaktadır. Bazı bilginler nesih yöntemini sıralamada önce alırken; bazı bilginler ise cem' ve te'lîf yöntemini öne almışlardır. Bu durumun sebep ve sonuçları çalışmamızda değerlendirilmektedir. Tezimiz giriş ve sonuç dışında üç bölümden oluşmaktadır; birinci bölümde İslam hukuk metodolojisinde deliller, ikinci bölümde teâruz kavramı ve üçüncü bölümde ise cem' ve te'lîf üzerinde durularak tezimiz nihayete erecektir.Item İslam hukuku açısından tarım sigortası(Uludağ Üniversitesi, 2016-07-18) Güler, Abdurrahim; Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim DalıPrim karşılığında; insana bir zarar dokunduğunda zararın maddi yönünü karşılayan bir sistem olan sigorta, zamanla yayılıp çeşitlenmiştir. Yayıldığı alanlardan bir tanesi de afet ve felaketlere karşı savunmasız olan tarımcılık alanıdır. Ancak bir muamelenin faydalı ve meşru görülebilmesi için İslam hukuk ilkelerine uygun olması gerekmektedir. İslam hukukçularının çoğunluğu, sigortanın meşru olabilmesi için yardımlaşma amacıyla ve İslam hukuk ilkelerine uygun olarak yapılması gerektiği görüşündedir. Bazı âlimler ise sigortanın İslam hukuk ilkelerine uygun olduğu görüşünü savunmuşlardır. Bu sebeple âlimlerin çoğunluğu, Türkiye'de ki Tarım Sigortaları Havuzu Tarsim'in devlet destekli ve yardımlaşma amaçlı olmasından dolayı caiz görmüşlerdir. Tarım sigortasını da İslam hukuk ilkelerine uygun olması şartlı ile meşru olabileceğini belirtmişlerdir. Bu çalışma, giriş, dört bölüm ve sonuç bölümünden oluşmaktadır. Sigorta, Tarım sigortası ve bunların İslam hukuku açısından araştırılması ele alınmaktadır.Item İslam hukuku bakımından girişimsel klinik araştırmalar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-08-03) Ünal, Merve; Kaya, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.; 0000-0001-8287-0947İnsan üzerinde gerçekleştirilen tıbbi araştırmalar tıp tarihi boyunca önemini her zaman korumuştur. İnsanlar üzerinde gerçekleştirilen tıbbi araştırmalar tıpta klinik araştırmalar olarak isimlendirilmektedir. Klinik araştırmalar gözlemsel ve girişimsel olarak gerçekleştirilebilmektedir. Bu araştırmaların kapsamına insanlara doğrudan müdahale içerdiği için sadece girişimsel klinik araştırmalar girmektedir. Klinik araştırmalar, COVID 19 virüsü hatta pek çok hastalığın ve tedavilerinin keşfedilmesi gibi çeşitli amaçlara hizmet etmektedir. Bu açıdan insanlık için önemi yadsınamaz. Ancak bu öneminin yanı sıra insanlar üzerinde gerçekleştirilmesi bakımından insanların maruz kalabileceği risklerin de olması sebebiyle konu İslam hukukunu da ilgilendirmektedir. Bu sebeple bu tez içerisinde klinik araştırmaların tıp içerisindeki konumuna ve önemine değinildikten sonra tıp etiği ve pozitif hukuk açısından gerekli görülen klinik araştırma ilkelerinin İslam hukuku açısından incelemesi gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Türk ceza hukuku ile karşılaştırmalı bir yöntem izlenerek İslam ceza hukuku açısından klinik araştırmaları gerçekleştiren sorumlu araştırmacının klinik araştırmaları gerçekleştirirken uyması gereken ilkelere uymadığı durumlarda ortaya çıkabilecek suçlar ve cezaları incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için tıp tarihi ve etik anabilim dalı öğretim üyeleri ile görüşmeler gerçekleştirilmiş konuya dair önerilen kaynaklar taranarak döküman analizi yöntemiyle de sonuçlar teze yansıtılmıştır. Araştırmamız sonucunda İslam'ın araştırmayı teşvik eden yaklaşımına hastalıklara tedavi bulma konusunda hekimlerin de muhatap olduğu söylenebilir. Bu açıdan bir araştırma olan klinik araştırmaların da ilkelerine uyulduğu, belirli bir zaruret gözetilerek ve insanları koruyucu önlemler alındıktan sonra gerçekleştirilmesinin İslam hukukunun da bu araştırmaları meşru kabul etmesinin şartı olduğu neticesine ulaşılabilir. Ancak bu ilkelere uymayarak bir araştırma gerçekleştiren sorumlu araştırmacı ise İslam hukukunun ayrımlarından kısas, diyet ve tazir suçlarını işlemiş ve cezalarına muhatap olacağı bir gerçektir.Item İslam hukukuna göre cerrrahi nitelikli estetik operasyonlar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020) Gökçen, Fezanur; Kaya, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.; 0000-0002-6644-6457İslam hukuku hayatın her alanında söz sahibidir. Her güncel meselenin fıkhi hükmü Müslümanlar açısından önem teşkil etmektedir. Estetik cerrahi meselesi de bu güncel meselelerden bir tanesidir.Bu nedenle cerrahi olarak yapılan tüm estetik operasyonları tıb bilimindeki uygulama biçimi ile genel hatlarıyla tanıttıktan sonra fıkhi olarak incelemeye çalıştık. Bu kapsamda tez üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde beden ve estetik başlığı altında dinlerde ve beden ile hususi ilişkisinden dolayı antik yunan'da bedenin nasıl algılandığı ve ne konumda olduğunu inceledik. Ardından estetik başlığı ile estetik adına tarihte yapılan uygulamalara ve günümüzde güzellik algısının nasıl olduğuna değindikten sonra İslam'ın estetiğe bakışını vermeye çalıştık. İkinci bölümde estetik cerrahinin ne zamandan beri var olduğunu ve dinlerin bu operasyonlara ne yorum yaptığını aktardık. Sonrasında kısaca estetik cerrahiye başvurma nedenlerini inceledik. Ardından ise cerrahi olarak nitelenen her estetik operasyonu tıb bilimindeki ayrıntılarıyla ele aldık. Bu noktada tıp fakültesinde kendileriyle mülakatlarda bulunduğum hocalarıma teşekkür ederim. Son bölümde ise estetik operasyonların hem modern hukuk hem de fıkıhtaki hükmünü ele aldık. İslam hukukunda bu konu tek başına değerlendirilemeyeceğinden dolayı öncelikle ilgili meseleleri müstakil başlıklar halinde inceledik. Bu konuya dair verilmiş fetvalara ulaşabildiğimiz kadarıyla gerek arapça gerekse ingilizce eserlerden tercüme ederek okuyucuya fikir vermesi açısından yer verdik. Araştırma sonucunda ortaya çıkan neticeyi belirttik.Item İslam hukukuna göre ihkak-ı hak(Uludağ Üniversitesi, 1994) Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İbn Haldun’un da haklı olarak belirttiği gibi, insanların toplum halinde yaşaması bir zarurettir. Hakikaten de tarih boyunca yalnız başına yaşayan insana hiç rastlanmamıştır. Bu konuda ne tarihçiler, ne arkeologlar, ne de sosyologlar tarafından aksine bir görüş ileri sürülmüştür. Nitekim bu gün de müşahade etmekteyiz ki, insan bir cemiyette dünyaya gelmekte, bir cemiyet içerisinde yetişmekte ve o cemiyette ölmektedir. Hayatının her kademesi, yaşadığı cemiyetteki ilişkilerle şekillenir. Kısacası, insanı cemiyet dışında düşünmek imkansızdır.Item İslâm hukukuna göre kripto para biriminin para olma keyfiyeti: Bitcoin örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-08-22) Shaban, Furkan; Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.Kripto Para Birimi ve ilk örneği olan Bitcoin, teknolojinin finans ile birleşmesi ile geleneksel ödeme sistemlerine alternatif olarak ortaya çıkan, kişiler arası merkezi olmayan ve altyapısı Blockchain sistemine dayanan elektronik para sistemidir. Bitcoin kullanıcılarına işlemlerinde hızlı transfer ve düşük maliyet avantajları sunmaktadır. Bununla birlikte merkezi olmayan yapısı, yasalara ve düzenlemelere tabi olmaması, kullanıcıların anonim olarak hesaplarını açabilmeleri ve işlem yapabilmeleri, değerindeki aşırı oynaklık, illegal işlerin finansmanında kullanılması ve siber saldırılara açık olması gibi riskleri içinde barındırmaktadır. Bitcoin, geleneksel para sisteminden farklı olarak merkezsiz olduğu ve farklı avantaj ve riskler barındırdığı için iktisatçıların ve İslâm hukukçularının tartışmalarının odak noktası haline gelmiştir. Bu minvalde iktisatçıların Bitcoin hakkındaki görüşleri vi dikkate alınarak İslâm hukukçularının konu ile ilgili yaklaşımları irdelenmiş ve Bitcoin’in İslâm hukukuna göre para olma keyfiyeti farklı açılardan değerlendirilmiştir. Müslümanların on dört asırlık ilmi birikimi, yeni ortaya çıkan para çeşitleri konusundaki modern tartışmalara önemli katkı sunmaktadır. İslâm hukukçularının Bitcoin hakkında olumsuz ve olumlu yaklaşımın yanında Bitcoin hakkında temkinli davranılmasının daha uygun olduğu yaklaşımı da mevcuttur. Olumsuz yaklaşıma sahip olanlar, Bitcoin’in para olmadığı gibi mal olma şartlarını da yerine getirmediğini savunmaktadır. Olumlu yaklaşıma sahip olanların bazılarına göre Bitcoin dijital bir değerdir, diğerlerine göre ise paradır. Bitcoin’in bir dijital değer ifade ettiği, fakat şimdilik paranın fonksiyonlarını icra etmediği bilgisi öne çıkmaktadır. Bununla birlikte Bitcoin sisteminin barındırdığı risklerin bir sonucu olarak kullanıcıların servetinin haksız kazanç veya kayıp ile sonuçlanabileceği için sistemin sunacağı artılar hakkında araştırma yapılması uygun görülmüş, fakat işlem yapma konusunda temkinli davranılmasının en uygun tavır olduğu sonucuna varılmıştır.Item İslam hukukuna göre ötanazi(Uludağ Üniversitesi, 1994) Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Son yıllarda, tabip ve hukukçular başta olmak üzere, birçok ilim adamının gündemini yoğun bir şekilde işgal eden en önemli konulardan biri “ötanazi”dir. Bizi burada ötanazinin tıbbî yönünden ziyade hukukî yönü ilgilendirmektedir. Kısaca problem, hayati fonksiyonlarını tamamen yitirdiği tıbben sabit olan bir hastanın daha fazla, acı çekmemesi için tıbbî usullerle hayatına son verilip verilemeyeceği ve böyle bir eylemin işlenmesi halinde ortaya çıkan hukuki sonuçlardır. Belirli yönleriyle de olsa, Hollanda ve ABD gibi bir kısım ülkelerin yürürlükteki hukuk mevzuatı içinde yer almaya başlayan ve bir takım kanunî düzenlemelere konu olan “ötanazi” olayını biz de “İslâm hukuku” açısından inceleyeceğiz. İslâm hukukunun meseleye bakışını anlatmaya geçmeden önce, ötanazinin bir tanımını yapmak uygun olacaktır.Item İslam hukukuna göre tıbbi müdahaleden doğan sorumluluk(Uludağ Üniversitesi, 1994) Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Her insan ömrü boyunca sağlıklı bir yaşam sürmek ister. Fakat onun bu arzusu, her zaman gerçekleşmeyebilir. Genellikle, kendi ihmali veya dikkatsizliği yüzünden, bazen de kendisi dışındaki sebeblerden dolayı sağlığı bozularak hastalanabilir. İşte böyle durumlarda yeniden eski sağlığına kavuşabilmek için doktorlara başvurulur. Bu da hasta ile doktor arasında tedavi amacına yönelik bir ilişkinin kurulmasına yolaçar. Eskiden tedavi şekillerinin basitliğinden dolayı oldukça yalın olan bu ilişkiler, günümüzde hastalıkların ve tedavi şekillerinin giderek artan bir şekilde çeşitlenmesi neticesinde daha da boyut kazanmıştır. Yeni ilaç ve tedavi yöntemlerinin uygulanmasını içeren bu durum, şüphesiz, sadece tıp ilminin ve teknolojisinin gelişmesini değil, aynı zamanda hasta ile hekim arasındaki hukuki ilişkilerin mahiyetini de değiştirmiştir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »