2024 Cilt 50 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/48919
Browse
Browsing by BUU Author "DEMİRDÖĞEN, EZGİ"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Bağışıklığı baskılanmış hastalarda gelişen pnömonide prognozun ve etiyolojik ajanların değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-13) Öztürk, Nilüfer Aylin Acet; Güçlü, Özge Aydın; Terzi, Orkun Eray; Demirdöğen, Ezgi; Dilektaşlı, Aslı Görek; Kazak, Esra; Ursavaş, Ahmet; Karadağ, Mehmet; ACET ÖZTÜRK, NİLÜFER AYLİN; AYDIN GÜÇLÜ, ÖZGE; TERZİ, ORKUN ERAY; DEMİRDÖĞEN, EZGİ; GÖREK DİLEKTAŞLI, ASLI; KAZAK, ESRA; URSAVAŞ, AHMET; KARADAĞ, MEHMETBağışıklığı baskılanmış hastaların sayısı uygulanan tedavilerinde izlenen gelişimler sonucunda artış göstermekte ve bu olgularda akciğer komplikasyonları önemli morbidite ve mortalite ile sonuçlanmaktadır. Çalışmamızda birincil amacımız COVID-19 pandemisi öncesinde kliniğimizde takip edilen bağışıklığı baskılanmış hastalarda gelişen pnömoni olgularının klinik özellikleri ve prognozla ilişkili faktörlerin değerlendirilmesidir. 1 Ocak 2019 – 31 Aralık 2019 tarihleri arasında pnömoni tanısı ile tetkikleri veya tedavisi düzenlenen immunsuprese olgular retrospektif olarak taranarak çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya dahil edilen 104 hastanın ortanca yaşı 59,0 ve %56,7’si erkekti. Hastane-içi mortalite oranı %27,8 ve mortalite ile seyreden grupta kan prokalsitonin düzeyi daha yüksek ve solunum yetmezliği daha sıktı. Çok değişkenli analizlerde ise mortalite ile fungal enfeksiyon belirteçleri yakın ilişkiliydi. Solunum yolu örneklerinde en sık üreyen bakteriyel patojenler sırasıyla; Klebsiella spp, P. aeruginosa ve Acinetobacter spp. idi. Solunum yolu örneklerinde genişletilmiş beta laktamaz direnci %33,3 olarak izlenirken karbepenem direnci %39,3 ve kinolon direnci %38,8 sıklıkla saptandı. Güncel literatür ile karşılaştırıldığında çalışmamızda izlenen mortalite oranı diğer çalışmalar ile benzerlik gösterirken saptanan patojen bakterilerin dağılımı oldukça farklılık göstermektedir. Bu farklılıklar çalışma tasarımlarının farklılığının yanı sıra farklı bölgelerde immunsuprese olguların dağılımının farkından, antibiyotik kullanım politikalarının farklılığından kaynaklanabilmektedir. Çalışmamızın sonuçları bağışıklığı baskılanmış bireylerde toplum kökenli pnömoni ampirik tedavisinin düzenlenmesinde yol gösterici olabilir.Publication Fiberoptik bronkoskopi işlemi uygulanan hastalarda preoperatif anksiyete düzeyini etkileyen etmenler(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-20) Güçlü, Özge Aydın; Öztürk, Nilüfer Aylin Acet; Demirdöğen, Ezgi; Süleymanova, Samira; Dilektaşlı, Aslı Görek; Ursavaş, Ahmet; Kuşku, Çiğdem; Karadağ, Mehmet; AYDIN GÜÇLÜ, ÖZGE; ACET ÖZTÜRK, NİLÜFER AYLİN; DEMİRDÖĞEN, EZGİ; SULEYMANOVA, Samıra; GÖREK DİLEKTAŞLI, ASLI; URSAVAŞ, AHMET; Kuşku, Çiğdem; KARADAĞ, MEHMETPreoperatif anksiyete, kişinin hastalık, hastanede yatma, anestezi veya cerrahi gibi durumlarla karşı karşıya kalacağına dair bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir endişe veya huzursuzluk hali olarak tanımlanmaktadır. Çalışmamızda, fiberoptik bronkoskopi (FOB) yapılan hastalarda preoperatif anksiyete düzeylerini State Trait Anxiety Inventory (STAI-1) anketi ile belirlemek ve bu düzeylerin klinik ve demografik faktörlerle ilişkisini araştırmayı amaçladık. Kasım 2021-Ocak 2024 tarihleri arasında FOB yapılan 158 olgu kesitsel anket çalışmasına dahil edilmiştir. Olguların sosyo-demografik özellikleri, işlem endikasyonları ve önceki cerrahi girişimleri hakkında bilgiler kaydedilmiştir. Bireylerin geçici anksiyete düzeylerini değerlendirmek için STAI-1 anketi, işlemden 15 dakika önce hastalara uygulanmıştır. Hastaların 51’i (%32,3) kadın olup yaş ortanca değeri 58 (20-84) yıl idi. Olguların 65’ine (%41,1) işlem bilinçli sedasyon altında uygulanmış olup işlemin sedasyon altında olması ile lokal anestezi ile uygulanması arasında preoperatif anksiyete düzeylerinin istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir (p=0,917). Olguların 64’ünde (%41,1) işlem ile ilgili endişe mevcut iken 17’sinde (%10,8) anestezi ile ilişkili endişe bulunmaktaydı. İşlem ile ilgili ve anestezi ile ilgili endişe hisseden olguların istatistiksel anlamlı olarak daha yüksek preoperatif anksiyete düzeyi olduğu saptanmıştır (p<0,001, p=0,009). Çok değişkenli analizde kadın cinsiyetin preoperatif anksiyete düzeyini predikte eden bağımsız faktör olduğu belirlenmiştir [OR: 1,99, %95CI: 1,05-3,94, p=0.04]. Fiberoptik bronkoskopi öncesi preoperatif anksiyete düzeylerinin sosyodemografik ve klinik özelliklerle ilişkisini inceleyen bu çalışma, kadın cinsiyetin anksiyete düzeyleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymuş olup preoperatif anksiyetenin yönetiminde cinsiyet farklılıklarının göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulamaktadır.