2014 Cilt 23 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/15750
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Item Geçmişten günümüze vâizlik, vâizler ve vaazlar hakkında bazı tespit ve teklifler(Uludağ Üniversitesi, 2014) Öcal, Mustafa; İlâhiyat FakültesiMakalede, önce vaaz ve vâizlik kavramları açıklanmıştır. Sonra Osmanlı Devleti dönemi vâizlerinin yaptıkları vaazlara değinilmiş, devletin son dönemindeki vâizlerin yetersizliklerinden bahsedilerek, kâmil vâizler yetiştirilebilmesi amacıyla açılan Medresetü’l-Vâizîn ve Medresetü’l-İrşad hakkında bilgi verilmiş, ancak dönemin olumsuz şartları sebebiyle söz konusu medreselerden amaçlanan hedefe ulaşılamadığı anlatılmıştır. Cumhuriyet döneminde ise yıllarca din eğitimi ve öğretiminin yasaklanması sebebiyle bu alanda yaşanan sıkıntılar anlatılmış, akabinde çok partili sisteme geçildikten sonra İmam-Hatip Liseleri ile dinî eğitim yaptıran yükseköğretim kurumlarının açılması ve mezunların bu alanda görev almaya başlamalarıyla giderek vâizlik ve vaazlar alanında kemiyet ve keyfiyet bakımından gelişmenin başladığına dikkat çekilmiştir. Makale; vâizlerde olması gereken nitelikler ve vaazlarda usûl/yöntem hakkında bilgi verildikten sonra bir değerlendirmeyle tamamlanmıştır.Item Hz. Ömer’in mâlî düzenlemeleri: [Irak bölgesindeki] vergiler(Uludağ Üniversitesi, 2014) Dûrî, Abdülaziz; Hançabay, Halil İbrahim; İlahiyat FakültesiFethedilen bölgelerde vergilerle ilgili kapsamlı düzenlemeler Hz. Ömer zamanında başlamıştır. Hz. Ömer’in düzenlemeleri hakkında araştırma yapmak ilk kaynakların çok iyi bir şekilde anlaşılmasını gerektirmektedir. İlk dönemdeki antlaşmalar [vergilerle ilgili] ıstılahları o günkü anlamlarıyla kullanan muasır metinler olduğu için tarih kaynaklarında [bu antlaşmalara] önem verildiği görülür. Fakihleri ilgilendiren şey tarihî gelişimin izinin sürülmesi değil, fıkhî esasların vaz edilmesi olmakla birlikte onlar görüşlerini ve fikirlerini beyan ederken pratik uygulamalara işaret etmişler; bu düzenlemelerin bir kısmını geçmiş uygulamalar olarak geçerli kabul ederken diğer bir kısmını reddetmişler, bir takım düzenlemeleri de görmezden gelmişlerdir. Eğer fıkıh kitaplarıyla tarih kaynakları mukayeseli bir şekilde ele alınırsa tarihî açıdan çok kıymetli bilgiler elde edilebilir. Durum bu olduğuna göre Mısır’a ait papirüs parçalarının bir kısmı idârî vesikaları ihtiva ettiği için çok büyük bir önem arz etmektedir.Item İsrâ sûresi’ne eğitsel bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2014) Aydin, Kerim; Şanver, Mehmet; İlahiyat FakültesiKur’an-ı Kerim, ihtiva ettiği eğitim ilke ve yöntemleriyle geçerliliğini koruyan, insanlık var olduğu sürece bütün insanlık için, nesillerin eğitimi adına her zaman faydalanılacak bir kitaptır. Kur’an, bu nedenle bir rehber ve aynı zamanda bir eğitim kitabıdır. İsrâ Sûresi’nin incelendiği bu makalede, hem belirli ayetlere, hem de sûrenin bütününe eğitim penceresinden bakılmıştır. Bu bağlamda, Kur’an’ın bütününde olduğu gibi, İsrâ Sûresi’nde de, tebliğ ve terbiye sürecinde bir takım eğitsel ilke ve yöntemlerin yer aldığı tespit edilmiş ve ayetlerdeki bu eğitsel ilke, yöntem ve özellikler ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Tespit edilen yöntem ve ilkeler, insanın bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor özellikleri açısından değerlendirilmiştir.Item Erken dönem islâm hukukçularının sünnet anlayışı(Uludağ Üniversitesi, 2014) Aktepe, İshak Emin; Bozkurt, Üsame; İlahiyat FakültesiSünnet mefhumunun ne olduğu meselesi üzerinde çokça tartışılan bir konudur. Erken dönemde onu Kur’ân’ın bir beyanı olarak görenler olduğu gibi, onun Kur’ân üzerinde bir yaptırım gücüne malik kılındığını savunanlar da olmuştur. Modern dönemde de gerek oryantalist çalışmalarda (living tradition vb.) ve gerekse İslam dünyasında sünnete dair ortaya konulan yeni tanımlamalar bu kavramı tekrar gündeme taşımıştır.Item Dilsel anlam probleminin searlecü yaklaşım bağlamında performatif açıdan değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2014) Ünlüsoy, Abdulhan; Sosyal Bilimler EnstitüsüGünümüz felsefesinde dil, son derece aktüel bir konudur. Birçok felsefî akım, dil fenomenine, farklı açılardan yaklaşmaya çalışmıştır. Bu akımlardan birisi de Austin ve Searle’ün öncülüğünü yaptığı sözedimleri teorisidir. Sözedimleri teorisi, dilsel ifadelerin performatif niteliğine dikkatleri çeken edimsel yöntemi kendisine metot olarak seçmiş bir teoridir. Bu yaklaşıma göre dil, insanî bir davranış biçimidir. Dili kullanmak, özünde, dilsel davranışta bulunmaktır. Dil; toplumsal, kültürel, insanî hayatın kurucu öğesidir. Bu yönüyle dil, sosyal bir fenomendir. Dil, toplum içinde gerçekleşen toplumsal uzlaşımın bir ürünüdür. Dil fenomenine kullanım açısından yaklaşmak olumlu bir yaklaşımdır. Dilin kullanım merkezli ele alınması, mantıkçı pozitivistlerin katı, kusursuz, ideal, betimsel, olgusal karakterli dil anlayışının yerine, konuşan ve dinleyeni yani dili kullananları dikkate alan bir dil anlayışının kabulüdür. Bu çalışmada edimsel yöntemin dilsel anlamın analizinde performatif açıdan avantaj ve dezavantajları ortaya konmaya çalışılacaktır.Item İbn Sinân el-Hafâcî ve kitabı sirru’l-fesâha: edebî zevkin cezbedici büyülemesinden, metod ve üslubun yetkin tezahürleri ile içeriğin özgünlüğüne(Uludağ Üniversitesi, 2014) Omara, İslam Maher; İlahiyat FakültesiBu araştırma, İbn Sinân el-Hafâcî’nin Sirru’l-fesâha adlı kitabındaki metodolojisinin yanı sıra söz konusu kitapta incelediği konuları ve yararlandığı kaynakları ele almaktadır. Makalenin ana omurgasını oluşturan kısımda, el-Hafâcî’nin, metodolojiisini belirleyen diğer kitapların nitelikleri de incelenir. Yazar edebî kıyaslama için; şiirlerden delil getirmiş, seçilmiş (fasih) şiir örneklerinin özelliklerini ortaya koymuş, şiir örneklerini nesir örneklerinden daha fazla tutmuş, net ifadeler kullanmış, manalar ve kavramlar hakkında tanımlamalar yapmıştır.Makalenin son kısmında ise, İbn Sinan’ın metodolojisi hakkında araştırmacıların eleştirileri incelenmiş, desteklenen ve karşı çıkılan noktalar ele alınarak, İbn Sinan’ın metodolojisindeki bazı kusur ve çelişkili yönlerine değinilmiştir.Item Yahudi bilgin Hasday Crescas’ın teslis inancına yönelttiği eleştiriler(Uludağ Üniversitesi, 2014) Şengül, Fatma Seda; İlahiyat FakültesiYahudi-Hıristiyan ilişkileri tarihi incelendiğinde, bu iki dinî grup arasında uzun süreli bir barış halinin sürmediği rahatlıkla anlaşılabilir. Bu durum, taraflar arasında karşılıklı polemiklere neden olmuş ve neticede sonraki kuşaklara zengin bir reddiye kültürü miras kalmıştır. Orta Çağ’da Hıristiyanlığa karşı yazılan reddiyelerden biri de Crescas’a (ö. 1410) ait Bitul İkkarey ha-Notsrim adlı eserdir. Crescas’ın yerel dilde yazılmış iki reddiyesi olduğu bilinmekle birlikte, diğer reddiye günümüze kadar gelememiştir. Bu makalede Crescas’ın Hıristiyan Tanrı anlayışına yönelik eleştirilerine yer verilmiş olup, bu eleştiriler, Hıristiyan akidesi açısından merkezî konumda olan teslis doktrini ve bununla ilişkili olarak enkarnasyon inancı çerçevesinde ayrıntılandırılmıştır.Item İbn Sînâ’nın nübüvvet teorisinde kutsî akıl(Uludağ Üniversitesi, 2014) Gürsoy, AdnanKutsî akıl kavramı İbn Sînâ’nın nübüvvet teorisinin merkezî kavramıdır. Bu kavram ile filozof, nebevî bilgiyi aklî bakımdan temellendirmiştir. Bu makalede söz konusu temellendirmenin kapsam ve dayanaklarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bunun için kutsî akıl kavramının, sezgi (hads), nazarî aklın yetkinliği, nebevî güç, mizaç, arınma gibi kavramlarla ilişkisi ele alınmıştır. Kavramın İbn Sînâ öncesi ve sonrası İslam felsefesindeki yerine işaret edilmiş, böylece filozofun nübüvvet teorisi bağlamındaki katkısının, kutsî akıl kavramına verdiği yeni muhteva olduğu sonucuna ulaşılmıştırItem Kâfiyeci’de tarih usûlu ve el-Muhtasar Fi İlmi’t-tarih’in kaynak tesbiti ve notlarla çvirisi(Uludağ Üniversitesi, 2014) Fener, Alpaslan; Şulul, KasımTürkiye’de tarih yazımı, özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze dek yapılan tercümeler ve bunun yanında Zeki V. Togan, Mübahat Kütükoğlu, Ekrem Memiş ve Ahmet Şimşek gibi tarihçilerin genel anlamda usûle; Ali Birinci, Y. Hakan Erdem, Oktay Özel ve Mehmet Kaan Çalen gibi tarihçilerin ise eleştirel tarih yazımına dair telifleri ile belirli bir seviyeye gelmiştir. Bu konuda her geçen gün telif ve tercüme eserler yayınlanmaya devam etmektedir. İncelememize konu olan kitap da bu yolda önemli bir boşluğu dolduran bir eserin tercümesidir. Bahis mevzuu kitap, Kasım Şulul tarafından evvela 2003 yılında, notlarla tercüme ve tahkik edilip Kâfiyeci’de Tarih Usûlü [el-Muhtasar fî İlmi’t-Tarih] adıyla müstakil1; daha sonra 2008 yılında yayınlanan İslam Düşüncesinde Tarih Tasavvuru ve Usûlü adlı kitabın bölümü (s.184-251) olarak; en nihayet yine müstakil bir şekilde fakat bu sefer farklı bir isimle 2011 yılında yayınlanan Muhyiddin elKâfiyeci’nin el-Muhtasar fi İlmi’t-Târih adlı eseridir.2 Bursalı Mehmed Tahir’in tabiriyle3 “mütebahhirîn-i fudalâdan bir sâhib-i ilm ü kemâl bir zât olub… tefsir, hadîs, fıkh, usûl, mantık ve ulûm-ı sâirede yed-i tûlâ sahibi…” bir âlim olan Kâfiyeci’nin mezkûr eseri çok eskiden beri bilinmesine rağmen maalesef uzun süre Türkçe’ye kazandırıl(a)mamış idi. Bu sebeple kanaatimizce, Kasım Şulul, oldukça önemli olan bu eseri Türkçe’ye kazandırmakla çok büyük bir iş gerçekleştirmiştir.