Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi / Uludag University The Review of the Faculty of Theology
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/13345
Browse
Browsing by Department "Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bakıcı ilanlarına göre ebeveynlerin tercihleri, iş tanımı ve çalışma koşulları açısından bakıcılık(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-14) Turan, Sümeyra Ünalan; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 0000-0003-3900-0369Bu çalışma, sahibinden.com adlı web sitesinde yer alan çocuk bakıcılığı ilanları üzerinden çalışan ebeveynlerin çocuk bakım sorununa çözüm arayışlarını konu edinmektedir. Çalışmada ailelerin çocuk bakım ve eğitiminde karşılaştıkları zorluklar, bakıcı seçim kriterleri ile çocuk bakıcılarının görev tanımları, çalışma koşulları ve sosyal güvenlik durumlarını web sitesi içerisinde yer alan ilan metinleri üzerinden ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu doğrultuda 1 Aralık 2019 ila 31 Ağustos 2020 tarihleri arasında İstanbul ve Ankara şehirlerinden verilen 2009 bakıcılık ilanı, nitel veri toplama yöntemleri içerisinde yer alan doküman analizi çerçevesinde incelenmiştir. Araştırmada bakıcıda aranan temel kriterler; referanslı olma, yakın muhitte oturma, sigara kullanmama, sakin mizaçlı olma, işveren ailenin kurallarına uyma, dinî-ideolojik talepler gibi temalar etrafında toplanırken bakıcı iş tanımının; çocuğun bakım, gelişim ve eğitimini desteklemekten yemek, temizlik, ütü gibi ev işlerini yapmaya kadar çok çeşitli ve kompleks işleri kapsayabildiği tespit edilmiştir. Yatılı bakıcılıkta iş tanımı daha belirsiz ve geniş kapsamlıdır. Aileler çalışanlara maaş ve çeşitli nakdî yardımların yanı sıra paternalist ilişkileri sürdürmelerini sağlayan maddi olmayan imkânlar da sunmaktadır. Araştırmada ayrıca Covid-19 salgınının başlamasıyla bakıcı seçim kriterleri ve iş tanımında değişimler meydana geldiği; uzaktan eğitime geçilmesiyle ailelerin eğitimci vasfı taşıyan personel arayışına girdiği tespit edilmiştir.Item Bilme ve inanma(Uludağ Üniversitesi, 1994) Prichard, H. A.; Çetin, İsmail; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri BölümüDescartes, şüphenin altında yatan nedeni teolojik çerçeveden bağımsız olarak daha genel bir şekilde ortaya koyabilirdi, gerçekten bunu yapması da gerekirdi. O, bizim sahip olduğumuz gibi bir düşünme kapasitesini yani zihnimizi kullanarak, sadece bazı varlıkları açık bir şekilde kavramaya başlamış olabileceğimizi (bu, biz söz konusu kapasiteyi ister Tanrı sayesinde isterse başka bir sebeple sonradan kazanmış olsak da. zorunlu olarak böyledir) ve isterse sahip olduğumuz bu kapasite bize bir daha hata yapmamız mümkün olmayan bir yapıyı sağlayacak güçte olsun, şüphenin daha sonra ortaya çıktığını söyleyebilirdi. Böylece de o, başka hiç bir şeyi öğrenmeden önce, düşünme kapasitemizi kullanmanın bize bilgiyi sağlayacağını öğrenmemiz gerektiğini; başka türlü söylemek gerekirse, herhangi bir özel durumda artık hata yapmayacağımızı bu nedenle de bazı özel şeyleri bilmek zorunda olduğumuzu öğrenmeden önce, kendi zihnimizi kullanmanın bize bilgi sağlamaya yeteceğini öğrenmemiz gerektiğini söylemiş olurdu. Gerçekten bu, şüphenin onun bize kendisini sunduğu daha genel bir formudur ve Locke'un da şüpheyi ele alması bu formda olmuştur.Item Hasedin insan hayatındaki yıkıcı etkileri ve çözüm arayışları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-24) İrk, Esra; Gürses, İbrahim; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 0000-0002-0607-9210; 0000-0002-1424-4626Yoksunluk hâli sonucu ortaya çıkan haset duygusu, yoğun bir acı hissi ve hayal kırıklığı ile deneyimlenir. Genellikle kötü niyet, suçluluk, aşağılık hissi, düşmanlık, saldırganlık gibi duygularla karakterize edilen haset, negatif duygulardan kıskançlık ve başkasının zararına sevinme, pozitif duygulardan gıpta ile yakından ilişkilidir. Bireyin psikolojik iyi oluş hâline etki eden haset duygusu, bireyin iç dünyasında gerilim ve çatışmalara yol açabilmekte, diğer yandan kontrol duygusunu zayıflatıp diğerine zarar verici birtakım davranışlara neden olabilmek- tedir. İslam geleneğinde kötü huylar kategorisinde ele alınan haset, yapısı itibariyle en başta Allah’ın iradesine, takdirine ve taksimine itiraz mahiyeti taşıdığı için dinî ve dünyevî açıdan zararlı görülmüş ve bu duygudan sakınılması tavsiye edilmiştir. Haset duygusunu inkâr etmek yerine bu duyguyu anlamak, kabullenmek ve onunla mücadele etmeye çalışmak hasetle başa çıkmada faydalı bir yol olarak görülmüştür. Bu makalede psikolojik ve dinî bakış açısına göre haset ve hasetle ilgili bazı duygular kendilerini hasetten ayıran farklılıklar ortaya konularak incelenmiş ve hasedin nedenleri üzerinde durulmuştur. Hasedin ruh sağlığı üzerindeki etkileri ile hasetle başa çıkma yolları açıklanmıştır.Item Hıristiyanlık karşıtı yahudi reddiye geleneğinde ironik bir mektup: Al Tehi Ke-Avoteyha (atalarına benzeme)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-12-06) Şengül, Fatma Seda; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 0000-0001-7641-1541Bu çalışmada Orta Çağ Yahudi-Hıristiyan reddiye geleneği açısından hem kendi döne- mindeki hem de kendinden sonraki polemikçilere içerik ve yöntemsel açıdan katkı sağlamış olan Al Tehi Ke-Avoteyha Risalesi konu ve analiz edilmiştir. Profiat Duran’a (ö. 1415) ait bu risalenin aslı, kendisi gibi zorunlu olarak vaftiz edilen, fakat yeni dininde kalmakta ısrarcı olan arkadaşı David Bonet Bonjorn’a yazılmış bir mektuptur. Mektubu, Yahudi-Hıristiyan reddiye geleneğinde özgün kılan ve günümüze ulaşmasını sağlayan saiklerden ilki eserde kullanılan yöntemdir. Duran, Yahudi inançları ile irrasyonel bulduğu Hıristiyan inançları (Teslis, aslî günah-aslî günahtan kurtuluş, enkarnasyon, töz dönüşümü) arasında yaptığı karşılaştırmada bilimsel (fizik) ve felsefî (mantık ve metafizik) argümanları kullanmayı tercih etmiştir. Mektubun ikinci önemli özelliği ise, eserdeki eleştirel tavrın diğer reddiyelerden farklı olarak, gizli alay ve imalar içeren ironik bir üslupla okuyucuya sunulmuş olmasıdır. Duran’ın kişisel tecrübesinden yola çıkılarak hazırladığı bu metin günümüze kadar gelebil- miş ve kendi dönemindeki Yahudi-Hıristiyan ilişkilerine hem dinî hem de sosyal açıdan bir bakış imkânı sağlamıştır.Item Hükümlülerin sosyal sermaye deneyimlerinde manevi danışmanlık: Bursa H ve E tipi cezaevleri örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-12-06) Baygeldi, Merve Reyhan; Bilgin, Vejdi; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 0000-0002-2161-4875Dünyadaki diğer örneklerinde de olduğu gibi, Türkiye’de manevi danışmanlık, farklı modern mekânlara ve durumlara özgü sorunlarla dini referanslar sayesinde başa çıkmaya destek olmak için Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından sunulan bir hizmettir. Bu makalede, Bursa H ve E Tipi Ceza İnfaz Kurumlarındaki hükümlülerin manevi danışmanlık deneyimleri incelenmektedir. Bunu gerçekleştirebilmek için nitel araştırma desenlerinden olgubilim tercih edilmiştir. Bu çerçevede, 18 hükümlünün sosyal sermayeleri bir lens görevi üstlenmiştir. Birebir görüşmelerden elde edilen veriler, MAXQDA programıyla kodlanarak içerik analizine tabi tutulmuştur. Buna göre üç tema tespit edildi. Bunlardan ilki; aile, eğitim, göç ve önceki cezaevi olmak üzere dört kategoriden oluşan hükümlülerin cezaevi öncesi sosyal sermaye temasıdır. İkinci tema; suç işlemeye karar verme, uyum süreci, gündelik pratikler, dış dünya ile ilişkiler, personellerle ilişkiler, iş kolları ve eğitim programları olmak üzere yedi kategoriden oluşan cezaevinde sosyal sermayedir. İşlevsellik arayışı, hoca söylemi ve koğuş kültürü olmak üzere üç kategoriden oluşan sosyal sermaye bağlamında manevi danışmanlık deneyimi, çalışmamızdaki son temadır. Nihai olarak, hükümlülerin genelde cezaevindeki programları özelde manevi da- nışmanlık uygulamasını, sosyal sermaye zemininde inşa edilen kârzarar hesabı kapsamında deneyimlediği tespit edilmiştir.Item İbn Bâcce’nin “Fi’l-müteharrik” isimli risalesi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Aydınlı, Yaşar; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri BölümüEndülüslü filozof İbn Bacce’nin Fi’l-müteharrik isimli risalesi onun son dönem çalışmalarından birisidir. O bu çalışmasında, en önemli eserleri olan Tedbiru’l-mütevahhid, Risaletü’l-veda ve Kitabü’n-Nefs’e çeşitli atıflarda bulunmaktadır. İbn Bacce bu risalesinde, Aristoteles’in Fizika isimli eserinden hareketle, ilk hareket ettirici kavramı çerçevesinde, özellikle insanda hareketin meydana gelişini incelemektedir. Ona göre, insani hareketin temel özelliği, seçmeye dayalı iradedir ve ahlaki-hukuki sorumluluk ancak bu tür davranışlarda aranabilir. Seçmeye dayalı irade, ontik temelini düşünmede, akılda bulur ve böyle bir irade sadece insanda ortaya çıkar. Bu sayede insan, iyiyi, hayvandan farklı olarak, sadece maddi bağıntıları içerisinde değil, maddeden soyut olarak da kavrayabilmektedir.Item İman ve inkârın rasyonel değeri(Uludağ Üniversitesi, 2002) Çetin, İsmail; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri BölümüTanrının varlığı konusu, düşünce tarihi boyunca felsefe ve ilâhiyatın en önemli inceleme alanlarından birini oluşturmuştur. Kendisini çepeçevre saran evrenin arkasında ya da ötesinde, bu evrene varlık veren ve onu idare eden bir Varlığın bulunup bulunmadığı sorusu insanı sürekli meşgul etmiş ve etmeye de devam edecek gibi görünmektedir. Bu soru karşısında insanların iki temel tutumdan birini seçtiklerini söylemek mümkündür. Bunlardan ilki, evreni yaratan ve içindekilerle birlikte onu idare eden bir Tanrının varlığının kabulü demek olan ‘iman’, ikincisi de, böyle bir varlığın reddedilmesi anlamına gelen ‘inkar’dır. Gerek iman ve gerekse inkar yolunu seçenler kendi tercihlerinin haklılığını göstermeyi hedefleyen birtakım temellendirmeler ortaya koyarken, tutumlarının alternatiflerin en rasyonel ve kabul edilebiliri olduğunu iddia etmekten de geri durmamışlardır. Bu makale iman ve inkarda bulunduğu iddia edilen rasyonellikler hakkında karşılaştırmalı bir değerlendirme denemesi sunmayı amaçlamaktadır.Item John Locke’un cevher anlayışı üzerine bazı düşünceler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Çetin, İsmail; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri BölümüLocke'un cevherle ilgili görüşleri, onun felsefi sistemi açısından merkezi bir öneme sahiptir. Bu nedenle, bu büyük filozofun bütün felsefesini doğru bir şekilde anlamanın ilk ve en önemli şartı, onun cevherle ilgili açıklamalarını doğru bir şekilde tespit etmektir. Bu makale, Locke'un cevherle ilgili görüşlerini ortaya koymayı ve bu görüşler hakkında ortaya çıkan bazı yanlış anlamaları değerlendirmeyi hedeflemektedir.Item Mazdek hareketi üzerine bir araştırma(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-06-21) Hala’tberi, Allahyar; Mehrvarz, Abbas Zarei; Akyar, Nevfel; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 0000-0002-2712-7576Eski tarihçilerin İslamiyet öncesi İran tarihi hakkında Farsça veya Arapça nakilleri önemli bir kaynağa, yani Sâsânî saltanatının sonunda (muhtemelen III. Yezdicerd döneminde) Pehlevî dilinde kaleme alınmış yarı resmi bir metin olan Ħudâynâme’ye dayanır. Onun Arapça çevirileri arasında en bilineni İbnü’l-Mukaffa’nın tercümesidir. İbnü’l-Mukaffa ve Pehlevî Ħudâynâme’nin diğer yazarları, Sâsânî saltanat yıllıkları veya mezkûr yıllıklara dayanan başka kaynaklardan faydalanmışlardır. Ħudâynâme’de olayların gidişatı hükümdarların, soyluların ve Zerdüştî din adamlarının bakış açısıyla ifade edilmektedir. Bu bakış açısı Müslüman tarihçi ve yazarların metinlerine doğrudan yansımıştır. İslam tarihçileri sayılı birkaç örnek haricinde her ne kadar menşeini ve kaynaklarını belirtmemiş olsalar da yazdıklarını Ħudâynâme’nin Arapça çevirisinden alıntılamış oldukları açıktır.