Sosyal Bilimler Enstitüsü / Institute of Social Sciences
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/15
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 20 of 5390
- Results Per Page
- Sort Options
Item 01444 Numaralı İnegöl Müslim Nüfus Defteri’nin transkripsiyon ve değerlendirmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-20) Uzer, Hatice; Pay, Salih; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı; İslam Tarihi Bilim DalıOsmanlı Devleti, modern anlamda ilk nüfus sayımını II. Mahmud (1808-1839) döneminde 1830-1831 yıllarında yapmıştır. Bu nüfus sayımlarının yapılma amacı Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması sonrasında yeni kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye için uygun kişileri tespit etmek ve gayrimüslim erkek nüfusu belirleyerek vergi mükellefi olan kişileri kayıt altına almaktı. Bu amaç doğrultusunda başlatılan ve ilerleyen dönemlerde daha da geliştirilen nüfus sayımları Osmanlı arşivlerinde Osmanlı toplumunun demografik istatistik bilgisini vermesi açısından önemli bir kaynaktır. 1831 yılında Hüdavendigâr Sancağına bağlı olan İnegöl Kazası da ilk nüfus sayımlarının yapılmış olduğu yerlerdendir. Çalışmamızı teşkil eden İnegöl nüfus defteri Osmanlı Arşivinde NFS.d. 01444 numara ile kayıtlıdır. Defterin ilk sayfası mevcut olmadığından sayım tarihi kesin olarak bilinememektedir. Defterdeki yoklamalarda verilmiş olan en geç tarihin H.1259 (M. 1843) olmasından dolayı, bu defterin 1843 tarihli sayıma ait olduğu söylenebilir. Bu sayım askerî amaç gözetilerek yapıldığından dolayı kayıtlarda İnegöl nüfusunun o dönemine dair demografik, askerî ve sosyo-ekonomik bilgiler yer almaktadır. Çalışmada defterde yer alan bilgiler doğrultusunda tablolar oluşturularak veriler değerlendirilmiş ve defterin transkribi verilmiştir. Ortaya çıkan veriler XIX. yüzyılın ilk yarısında İnegöl’ün askerî ve sosyo-ekonomik durumuna farklı açılardan bakma imkânı sunmuştur.Item 06.02.2023 tarihli Kahramanmaraş depremlerinde psikososyal destek kapsamında deprem bölgesinde görev alan meslek elemanlarının kadın depremzedelere ilişkin deneyimleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-07-16) Temşi, Zeliha; Budak, Ferah; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Kadın ve Aile Çalışmaları (Disiplinlerarası) Ana Bilim Dalı; 0009-0006-8837-6695Bu araştırmada yakın dönemde meydana gelen Kahramanmaraş depremlerinden hareketle depremlerin kadınlar üzerindeki etkisini psikososyal destek amacıyla deprem bölgesinde görev alan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı kuruluşlarda görevli meslek elemanlarının gözlemlerine dayanarak saptamakamaçlanmıştır. Çalışmada niteliksel araştırma yönteminin derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmada 06.02.2023 tarihli Kahramanmaraş depremlerinde psikososyal destek kapsamında deprem bölgesinde görev alan meslek elemanları arasından amaçlı örneklem yoluyla Bursa Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı kurum ve kuruluşlarda görevli 6 erkek 15 kadın olmak üzere toplamda 21 gönüllü belirlenmiştir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından gerekli onaylar alınarak görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarında; meslek elemanlarının belli bir kısmının kadın depremzedelerin erkek depremzedelere kıyasla deprem sürecinden daha fazla etkilendiklerini gözlemledikleri, belli bir kısmının ise erkeklerle kadınlar arasında depremden psikolojik olarak etkilenme açısından farklılık olmadığını, duygularını yansıtma biçimleri arasında farklılık olduğunu gözlemledikleri görülmüştür. Meslek elemanlarının anne çocuk ilişkisine vurgu yaptığı, çocuk kaybı yaşayan kadınların çok daha fazla zorlandığı görülmüştür. Kadınların ev yaşantısına önem verdiği, ev kaybının kadınları olumsuz etkilediği görülmüştür. Meslek elemanlarının deprem bölgesinde ortak tuvalet kullanımından kaynaklı kadın depremzedelerin enfeksiyon riski altında olduklarını, kadınların ped benzeri özel ihtiyaçlara erişimde zorlandıklarını gözlemledikleri anlaşılmıştır. Deprem sürecinde kadınları en çok zorlayan konulardan birinin mahremiyet olduğu öğrenilmiştir. Kadınların zorlandığı başka bir konu ise; istihdama katılmamaları ve toplumun kendisine yüklediği sorumlulukları deprem gibi olağanüstü durumlarda bile yerine getirmeye çalışmalarıdır. Çalışma sonuçlarından hareketle kadın depremzedelerin yaşamış oldukları sorunların ortadan kaldırılması veya azaltılması amacıyla oluşturulan öneriler ile çalışma tamamlanmıştır.Item 10-11 yaş grubundaki öğrencilerin kesirleri kavramaları üzerine deneysel bir çalışma(Uludağ Üniversitesi, 2007-10-22) Yazgan, Yeliz; Altun, Murat; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim Dalı; Sınıf Öğretmenliği Bilim DalıBu çalışmada, eşit dağıtım ve paylaştırma durumlarını, problem çözmeyi, grup ve sınıf tartışmalarını esas alan bir deneysel öğrenme ortamının 4 ve 5. sınıf öğrencilerinin kesir kavramını kazanımları üzerindeki etkisi incelenmektedir. Çalışmayı gerçekleştirmek için deney grubu olarak seçilen bir ilköğretim okulunda 16 ders saati süreyle öğretim yapılmış ve sonuçlar kontrol grubu olarak seçilen başka bir ilköğretim okulundan elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Öğretimin planlanmasında ve yürütülmesinde Yapılandırmacılık ve Gerçekçi Matematik Eğitimi yaklaşımları esas alınmıştır. Her iki gruba, grupları denkleştirmek ve başarı düzeylerine göre alt gruplara ayırmak amacıyla Genel Matematiksel Başarı Testi (GMBT), öğretimin etkisini ölçmek amacıyla Kesir Kavrayış Ön Testi (KKÖT) ve Kesir Kavrayış Son Testi (KKST) uygulanmıştır. Deney grubundaki öğrenciler öğretime devam ederken, kontrol grubundaki öğrenciler öğretmen merkezli sunumun ve bireysel ödevli çalışmaların ağırlıkta olduğu geleneksel öğretimlerini sürdürmüşlerdir. Çalışmanın nicel sonuçları, öğretimin sonunda deney grubundaki öğrencilerin kontrol grubundaki öğrencilerinkinden daha güçlü ve ilişkisel bir kavrayış kazandıklarını göstermiştir. Bunun yanında öğretimin etkisinin öğrencilerin başarı düzeylerine ve cinsiyetlerine göre farklılaşmadığı da ortaya çıkmıştır. Nitel sonuçlar ise, deney grubundaki öğrencilerin özellikle temel kavramların (birim kesir, kesirlerin denkliği, kesirleri karşılaştırma ve sıralama vs.) anlamlarının kazanımı ve problemleri görselleştirme açısından kontrol grubundakilere göre daha ileri bir düzeye ulaştıklarını göstermiştir.Item 10-14 yaş arası çocuklarda televizyon bağımlılığı üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2009) Balantekin, Yakup; Bilgin, Asude; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim Dalı; Sınıf Öğretmenliği Bilim DalıTelevizyon yayınları, çocukların gelişiminde önemli bir yere sahiptir. Televizyon yayınları, çocukların kişilik gelişiminde önemli bir unsur olduğundan önemsenmelidir. Çocuklar geleceğimizi şekillendireceği için ülkemiz için çok önemlidirler.Televizyon yayınları önemini, üzerinde etkili olduğu çocukların öneminden almaktadır. Televizyonun çocuklar üzerinde olumsuz etkileri birçok araştırmaya konu olmuştur. Bu çalışmada 10-14 yaş arası çocukların televizyona yönelik tutumlarını ve bağımlılık düzeylerini ortaya çıkaracak bir ölçek geliştirmek amaçlanmıştır. Çalışma sırasında betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Ölçeği geliştirmek için öncelikle madde havuzu oluşturulmuştur. Madde havuzu altmış cümleden oluşmaktadır. Cümleler araştırmacı tarafından yazılmış ve eğitim psikolojisi alanında dört akademisyene sunulmuştur. Akademisyenlerin önerileri doğrultusunda on dokuz cümle ölçekten çıkarılmıştır. Kırk bir maddeden oluşan ölçek Bursa'nın İnegöl ilçesinde bulunan Şakir Lakşe İlköğretim Okulunda dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıfta eğitim gören öğrencilerden elverişli örnekleme yöntemiyle seçilen bir grup öğrenciye uygulanmıştır. Uygulama biçiminin güvenilirliğe etkisini ortaya koymak için, uygulama; birincisi ölçeğin öğrencilere dağıtılarak uygulanması şeklinde, ikincisi ise yapılandırılmış görüşme şeklinde olmak üzere iki biçimde gerçekleştirilmiştir. Birinci uygulama 394 öğrenci ile ikinci uygulama ise 150 öğrenci ile yapılmıştır. Uygulamanın ardından güvenilirlik ve geçerlilik analizleri yapılmıştır. Birinci uygulama için Cronbach Alfa değeri .82 ; ikinci uygulama için Cronbach Alfa değeri .85 bulunmuştur. Yapılandırılmış görüşme tekniği ile gerçekleştirilen uygulamada güvenilirlik düzeyi daha yüksek çıktığı için diğer analizler bu uygulamanın verilerine uygun olarak yapılmıştır. Son olarak madde analizi yapılmış ve dört cümlenin daha ölçekten çıkarılması kararlaştırılmıştır. Katılımcıların ölçekten aldıkları puanlar ile sosyo-kültürel özellikleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı araştırılmış ve anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.Item 1069-1070/1659-1660 tarihli Bursa şer`iyye sicili (analiz ve değerlendirme)(Uludağ Üniversitesi, 1987) Pay, Salih; Çetin, Osman; Sosyal Bilimler EnstitüsüItem 12. sınıf öğrencilerinin aile içi şiddete yönelik tutumları ve toplumsal cinsiyet algıları arasındaki ilişkisinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-30) Babahanoğlu, Eray; Sezer, Gönül Onur; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Kadın ve Aile Çalışmaları Ana Bilim Dalı; Kadın ve Aile Çalışmaları Bilim DalıBu araştırma lise döneminin son sınıfı olan 12. sınıf öğrencilerinin toplumsal cinsiyet algısı ve aile içi şiddete yönelik tutumlarını belirleyerek, birbiri üzerinde etkisi olup olmadığını incelemek amacıyla yapılmıştır. Toplumumuzda sıkça görülen şiddet olaylarına önleyici çalışmalar yapılması gerektiğinden yapılan olan araştırma sonuçları; lise düzeyindeki öğrencilere yönelik yapılabilecek aile içi şiddet konusunda önleyici rehberlik çalışmalarına veya farkındalık oluşturmaya yönelik eğitim programlarının hazırlanmasına veri oluşturacak, toplumsal bir sorunun çözümüne de katkı sağlayacaktır. Araştırmanın evrenini, Bursa ilinin merkez ilçelerindeki 2021-2022 eğitim öğretim yılında öğrenim gören lise düzeyindeki okullarda bulunan 12. sınıf öğrencilerinin tamamı oluşturmaktadır. Örnekleme ise merkez ilçelerde bulunan farklı türdeki liselerde eğitim almakta olan 418’i erkek, 259’u kadın olmak üzere toplam 677 öğrenci alınmıştır. Nicel araştırma yöntemiyle araştırma yapılmış, uygulanan ölçek sonuçları istatistiksel olarak analiz edilerek değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda öğrencilerin aile içi şiddete yönelik ve toplumsal cinsiyet algısı tutumlarının düşük düzeyde olduğu, bu tutumlar arasında anlamlı düzeyde ve pozitif yönde ilişki olduğu bulunmuştur (p< .01).Item 13. yüzyılda Bizans'ı etkileyen ekonomik siyasi ve kültürel ilişkiler: 1204-1261(Uludağ Üniversitesi, 2003-06-25) Kılıç, Şahin; Oğuzoğlu, Yusuf; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Tarih Ana Bilim Dalı; Eskiçağ Bilim Dalı"13. Yüzyıl'da Bizans'ı Etkileyen Ekonomik, Siyasi ve Kültürel İlişkiler (1204-1261)" başlığını taşıyan bu tez, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne Yüksek Lisan Tezi olarak, Şahin Kılıç tarafından hazırlanmıştır. Tez savunmasına jüri üyeleri olarak; Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu (Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü-Danışman), Prof.Dr. Osman Çetin (Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü) ve Yard.Doç.Dr. Sezai Sevim (Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü) katılmışlardır. 13. yüzyılın başlan Bizans imparatorluğunun tarihinde bir dönüm noktasına işaret eden gelişmelere tanıklık eder. 1204'te IV. Haçlı seferi sonucunda Bizans imparatorluğu parçalanarak, imparatorluğun siyasi, ekonomik ve dinsel-ideolojik merkezi olan İstanbul'da Latin imparatorluğu kurulmuştur. Bu gelişmeler üzerine İstanbul'dan kaçarak İznik'te toplanan Bizanslıların önemli bir kısmı burada İstanbul'daki devlet teşkilatının bir benzerini oluşturarak, İstanbul'u geri almak için 57 yıl süren bir mücadeleye başlarlar. Nihayet 1261 yılında, İstanbul'u geri alarak Bizans imparatorluğunu yeniden kurarlar. Bizans tarihinde genellikle "sürgün yıllan" olarak ifade edilen bu yıllar yani 1204-1261 yıllan arasında Anadolu ve Balkanlar' da yoğun bir siyasi hareketlilik yaşanmakta olup, bu hareketlilik Bizans'ın geleceğini dolaylı ya da doğrudan etkileyecek olan karmaşık ve zor bir siyasi ortam yaratmaktadır. Bu yıllarda Haçlılar İstanbul'dan sonra Bizans'ın Anadoludaki topraklarım istila etme girişimlerinde bulunmaktadır. Öte yandan Anadolu Selçukluları bölgede önemli bir siyasi aktör olarak faaliyet göstermektedir. Bunun yanısıra Türkmen İadelerinin Anadolu'daki baskısı da yoğunlaşmıştır. Balkanlar' da ise Bulgar Krallığı en parlak dönemini yaşamaktadır. Bütün bunların yanında Trabzon'da ve Yunanistan'ın batısında ortaya çıkan iki Bizans devleti arasındaki çetin bir rekabet yaşanmaktadır. İşte böyle bir ortamda İznik'teki kurulan Bizans devletinin İstanbul'u geri alarak imparatorluğu yeniden İstanbul'a nasıl taşıdıktan sorusu bu çalışmanın çerçevesini oluşturmaktadır. Çalışmanın temel amacı ise, 1204-1261 yıllan arasında İznik (Nikaia) merkezli Bizans devletinin, çevresiyle olan siyasi, kültürel, ekonomik ilişkilerini inceleyerek ve bu ilişkilerin Bizans tarihinde restoration (restorasyon) terimi ile ifade edilen, İstanbul'un geri alınmasında ve imparatorluğun yeniden kurulmasındaki rolünü analiz etmektir. Bu çerçevede tezin ilk bölümünde özelde İznik'te kurulan sürgün devletin, genelde ise Bizans dünyasının haçlı seferi sonrası içinde bulunduğu koşullar ve ortam ele alındı. İkinci bölümde ise Bizans dünyasının kendi iç ilişkileri incelendi. Üçüncü bölümde ise Bizans dünyasını, dolayısıyla İznik' i etkileyen, Balkanlar, Anadolu ve Yakan Doğu' da ortaya çıkan gelişmeler ve İznik'in bu gelişmelerle doğrudan veya dolaylı bağlantısı ele alındı. Yine bu bölümde Balkanlarda Bulgar krallığı, Epiros Prensliği, Latin İmparatorluğu, Anodolu'da Selçuklular, Trabzon İmparatorluğu ve Moğollar arasında ya da bu yapıların İznik ile ilişkileri ve bu ilişkilerin İznik'i ne şekilde etkilemiş olduğu incelendi.Item 135/313 nolu şer'iye siciline göre (1135/1722-1213/1798) yıllarında Amid (Diyarbakır) sancağında sosyal ve ekonomik durum(Uludağ Üniversitesi, 1994) Yıldız, Abdulvahap; Çetin, Osman; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim DalıItem 14. yüzyıl’da İznik Medresesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-08-11) Öziş, Adem; Karataş, Ali İhsan; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı; İslam Tarihi Bilim Dalı; 0000-0001-5525-7389İznik, Osmanlı Devleti’nin ilk merkezlerinden birisi olup 1331 gibi erken bir tarihte fethedilmiştir. Fethin akabinde, sahip olduğu bütün değerleri korunan İznik, Orhan Gâzî tarafından nitelik ve nicelik yönünden her anlamda genişletilmiş ve geliştirilmiştir. Bu gelişimin önemli sacayaklarından biri de orada inşa edilen İznik Orhaniyesi isimli ilk medresedir. Dâvûd el-Kayserî’nin atanmasıyla resmî olarak eğitim-öğretim faaliyetlerine başlayan İznik Medresesi, burada görev yapan müderrisler ve yetişen öğrenciler vasıtasıyla yaklaşık yedi asır ayakta kalan devletin nüvesini ve köklerini oluşturmuş, ilim geleneğinin tesisi açısından mühim vazifeler ifa etmiştir. Bu çalışmada İznik Medresesi’nin kuruluşundan yüzyılın sonuna kadar (1331-1397)geçirdiği serüven, medrese müfredatı ve niteliği, müderrisler Dâvûd el-Kayserî, Tâceddîn el-Kerderî ve Alâeddin Esved’in hayatları, onların kaleme almış oldukları eserler, başkalarına etkileri yazma metinler ve arşiv belgeleri merkezinde incelenmiştir. Özellikle 14. yüzyıl medrese müfredatının nasıl olduğuna ilişkin yazma eserler bağlamında önemli ipuçlarına ulaşılmış, Alâeddin Esved’in eserlerinin yazma metinleri birçok unsur göz önünde bulundurularak değerlendirilmiş ve dikkate değer veriler elde edilmiştir.Item 14. yüzyılda Anadolu uc beyliklerindeki iktisadi hayat üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1997) Çiftçi, Cafer; Göyünç, Nejat; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Tarih Ana Bilim Dalı; Yeniçağ Tarihi Bilim DalıItem 15 Temmuz şehit ve ailelerinin sosyo-ekonomik ve dindarlık durumları üzerine inceleme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-02-28) Balcı, Sema; Kurt, Abdurrahman; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı; Din Sosyolojisi Bilim DalıBu tezin amacı 15 Temmuz Darbe girişiminde hayatını kaybeden şehitlerin sosyo-ekonomik ve dindarlık durumlarını ortaya koymaktır. Çalışmada şehitlik kavramı, diğer ilahi dinlerde ve İslam'da şehitlik açıklanmıştır. Akabinde Türkiye'de darbeler tarihi ve 15 Temmuz darbe girişimi hakkında teorik bilgiler verilmiştir. Araştırmada konu ile alakalı literatür incelenmiş ve derinlemesine mülakat yöntemi benimsenmiştir. Bu Çalışmada 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden şehitlerin sokağa çıkma motivasyonlarında etkili olan sosyal faktörler sosyolojik bir bakış açısıyla ele alınmış, 15 Temmuz şehit ve ailelerinin demografik yapıları ve dindarlık durumları incelenmiştir. Elde edilen veriler doğrultusunda şehit ve aileleri hakkında yorum ve bulgular ortaya konulmuştur. Araştırmanın sonucunda verilerden elde edilen bilgilere göre şehit ve ailelerinin birbirlerinden farklı demografik özellikler gösterse de milli ve manevi değerler konusunda hemfikir oldukları anlaşılmaktadır. Bu ortak değerlerin, 15 Temmuz akşamı halk tarafından darbeye karşı gelmenin en motive edici unsur olduğu anlaşılmıştır.Item 15 Temmuz'da meydanlara inen kadınların sosyo-ekonomik ve dini profilleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-01-30) Kutbay, Kübra; Kurt, Abdurrahman; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı; Din Sosyolojisi Bilim DalıBu tez; kadın, darbe, toplumsal direniş gibi olguları ve bu olgular arasındaki ilişkiyi 15 Temmuz bağlamında sistematik bir şekilde anlaşılır kılmayı amaçlayan bir çalışmadır. Bunun için öncelikle Türk siyasal hayatındaki darbeler literatürü incelenmiş ve araştırmaya en uygun olduğu düşünülen kuramsal ve emprik yaklaşım benimsenmiştir. Sosyal bir olay olan 15 Temmuz darbe girişiminin ele alındığı bu çalışmada katılımcıların darbeye karşı eylemleri din sosyolojisi perspektifi ile ele alınmıştır. Bu çalışmadaki amacımız 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan kadınların darbeye karşı gelme eylemlerine neden olan motivasyonlarının incelenmesidir. Araştırmanın sonucu kadınların dini ve milli değerlerden motive edici olarak etkilendiklerini ortaya koymaktadır. Karşı tepki gösteren kadınların hangi tip roller üstlendiklerini alan araştırması çerçevesinde sosyolojik bakış açısıyla anlama ve açıklama hedeflenmiştir.Item 15. Yüzyıl sultan şairlerinde din ve tasavvuf (Muradî, Avnî, Adlî, Harimî, Cem Sultan)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-07-13) Kılıçkaya, Fatih; Kemikli, Bilal; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı; Türk İslam Edebiyatı Bilim Dalı; 0000-0002-1048-7153Bilindiği gibi Osmanlı sultanlarının büyük bir kısmı müzik, mimari, hat, resim gibi sanat alanlarına ilgi göstermiş, bu ilgi bilhassa şiir ve edebiyat alanında daha yoğun bir şekilde kendini belli etmiştir. Bu ilgi ile birlikte sultan şairler geleneği ortaya çıkmıştır. İşte bu çalışmada XV. yüzyılda yetişen şair sultanlar II. Murat, Fatih Sultan Mehmet, Cem Sultan, II. Bâyezîd ve Şehzâde Korkut`un şiirlerindeki dinî ve tasavvufî muhtevayı incelemeye çalıştık. Şüphesiz iktidar ve tasavvuf kavramlarının aynı başlık altında buluşması ilk bakışta yadırganabilir bir durumdur. Ancak her metin, yazarının duygu ve düşünce dünyasını yansıtır. Bu itibarla dinî ve tasavvufi kavramların kullanılış biçiminin tetkik ve tahlili şairin bu kavramlara bakışını, din ve tasavvufa yaklaşımını gösterir. Bu şairlerin aynı zamanda sultan olmaları bu tetkikin ve tahlilin değerini daha da artırır. Bu amaçla yaptığımız bir giriş üç ana bölümden oluşan tezin birinci bölümünde öncelikle şiir ve iktidar ilişkisi ile sultan şairler geleneği, XV. yüzyıla gelene kadar Türk edebiyatının kısa bir serencamı ve XV. yüzyıl Türk edebiyatının genel bir değerlendirmesi yapılmıştır. Birinci bölümün son başlığında tezin konusu olan beş sultan şairin biyografilerine ve edebi kişiliklerine kısaca değinilmiştir. Tezin ikinci bölümünde itikadî kavramlardan başlayarak dinî muhteva, üçüncü bölümde ise tasavvufî muhteva incelenmeye çalışılmıştır. Son kısımda ise elde edilen sonuçlar üzerine genel bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır.Item 15377 ve 15463 numaralı temettuat defterlerine göre XIX. yüzyılda Kumanova Kazası'nın sosyo-ekonomik yapısı(Uludağ Üniversitesi, 2016-07-01) Abazi, Sead; Karataş, Ali İhsan; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı; İslam Tarihi Bilim DalıOsmanlı Devleti XIX. yüzyılın ortalarına doğru çağın gerisinde kalmamak için askeri, iktisadi ve içtimai alanlarda yenilikler içeren Tanzimat'la birlikte bir takım ıstılahatlar gerçekleştirmiştir. Bu alanda yapılan ıstılahatlardan birini temettuat defterleri oluşturmaktadır. Osmanlı Arşivi'nde bulunan temettuat defterleri dönemin demografik ve sosyo-ekonomik yapısına dair zengin bilgiler ve Tanzimat'la birlikte değişen vergileri içermektedir. Bu defterlerin içerdikleri verilerin incelenmesi dönemin sosyal ve içtimai hayatını aydınlatması bakımından önemlidir. Kumanova temettuat defterleri 1845 (H. 1260) yılında düzenlenmiştir. İncelenen defterlerdeki kayıtlara göre Kumanova 1845 tarihinde Üsküp eyaletinin Köstendil sancağına bağlı bir kasaba olarak görülmektedir. Kumanova'da sadece Müslümanların ikamet ettiği Mehmet Bey ve Orta Bunar isimli iki mahalle bulunmaktadır. Ayrıca şehir nüfusunun yarısını gayrimüslimlerin oluşturduğu görülmüş bundan başka farklı herhangi bir etnik ve dini gruba rastlanılmamıştır. Temettuat defterlerinden Kumanova'da pek çok mesleğin icra edildiği görülmektedir. Bunun yanında tarım ve hayvancılık da önemli yer tutmaktadır. Hem Müslümanlar hem de gayrimüslimlerden dönemin rayiç bedellerine göre vergiler toplanmış ve bu vergilerin miktarı temettuat defterlerine kaydedilmiştir.Item 1575-1600 tarihli Bursa Şer`iye sicillerine göre din görevlisinin sosyal hayattaki rolü(Uludağ Üniversitesi, 2002) Akın, Ahmet; Çetin, Osman; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı; İslam Tarihi Bilim DalıTarihin en uzun ömürlü devletlerinden olan Osmanlı Devleti hakkında son yıllarda birçok araştırma yapılmıştır. Günümüze kadar ulaşan zengin arşivleri ise, henüz tam olarak incelenememiştir. Bu araştırmada da, bahsi geçen arşivlerin bir bölümünü teşkil eden Bursa Şer'iye Sicilleri'nin 1575-1600 yıllarına ait mahkeme kayıtlarından hareket edilerek bu dönemde "din görevlisinin sosyal fonksiyonları" incelenmiştir. Tez, bir giriş, üç bölümden oluşmuştur. Girişte şer'iye sicillerinin ihtiva ettiği konulara, tarihi kıymetine yer verilmiştir. Buna bağlı olarak konunun işlendiği tarih ve sosyal çevre olarak Bursa'nın Osmanlı öncesi ve sonrası tarihi konumu izah edilmiştir. Başta toplum hayatında ve din görevlisinin hizmetinde esaslı yeri olan caminin tarihî gelişimi ve sosyal işlevleri irdelenmiştir. Caminin mimari özellikleri ile toplumsal dayanışmaya ve kaynaşmaya, eğitim, kültür ve sanata katkıları üzerinde durulmuştur. Ayrıca camide görevli imam, hatip ve müezzin hakkında bilgiye yer verilmiştir. Ayrıca din görevliliği kurumunun Osmanlılardaki konumu araştırılmıştır. Burada din görevlisinin yetiştirilmesi mesleki eğitimi ve bazı din görevlilerinin biyografisi ile tayini gibi personel işlemlerine dair bilgiler verilmiştir. Yine din görevlilerinin ekonomik durumları üzerinde değerlendirme yapılmıştır. Din görevlisinin çalışılan dönem içerisinde sosyal hayattaki rolüne dair, örneğin beledî, asayiş adlî ve sosyo-kültürel vazifeleri üzerinde durularak dönemin uygulamalarından örnekler verilmiştir. Sonuç bölümünde araştırmada varılan kanaat ve düşünceler ifade edilmiştir. Tezde başta Şer'iye Sicilleri olmak üzere, Osmanlı dönemi ile ilgili yerli ve yabancı kaynaklardan ve bu sahadaki diğer çalışmalardan yararlanılmıştır. Anahtar Sözcükler : Bursa, Şer'iye sicilleri, 1575-1600, Cami'nin rolü, mahallenin önemi, imamın fonksiyonları, başlıca sosyal, dini ve kültürel boyutları.Item 16. ve 17. yüzyıllarda Safevi Şiiliği(Uludağ Üniversitesi, 2005) Çelenk, Mehmet; Kılavuz, A. Saim; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; İslam Mezhepleri Tarihi Bilim DalıSafevîler dönemi İran tarihinin en önemli dönüşüm noktalarından birisini oluşturur. Bir tarikattan devlete dönüşen bu yapı birçok açıdan özgün ve orjinaldir. Bu dönemde İran büyük bir dinî/mezhebî değişim geçirmiş, hâkim mezhep olan Sünnîlik yerini Şiîliğe bırakmıştır. Sadece siyasî kurumlar değil, bu dönemin kültürel ve sosyal etkileri de modem İran devletinin teşekkülüne yol açmıştır. Safevi döneminde Şiî ulemanın devlet anlayışı, din-devlet ilişkileri, komşu devletlerle olan münasebetler yeni bir mecraya girmiştir. Bu dönemin Şiîlik uygulamaları adına Safevî Şiîliği diyebileceğimiz bir mahiyet taşımaktadır. İki asırlık sürecin sonunda İran Şiîleştirilmİş ve İslam dünyasından hem kültürel olarak hem de siyasi olarak izole edilmiştir. Çalışmanın ilk bölümü Erdebil Tekkesinin Kuruluşu ve Faaliyetlerini ele almaktadır. Burada bir tarikatın dini geçmişi ve zamanla siyasete doğru kayan politikaları ele alınmıştır. İkinci bölümde ise Safevî Devleti’nin Teşekkülü ve Gelişim Safhaları ele alınmış, buna bağlı olarak Safevî Devleti’nin Kuruluşu, Şiîliğin Resmî Mezhep Olarak İlan Edilmesi ve Safevî Devleti’nin Kurumsallaşma Çabası ve Ulema İthali gibi konular işlenmiştir.Item 16. yüzyılda Arnavutluk'ta İslam'ın yayılışı(Uludağ Üniversitesi, 2010-03-05) Tereziu, Agim; Yediyıldız, M. Asım; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı; İslam Tarihi Bilim DalıArnavutların ataları kabul edilen İlliryalıların dini putperestlik idi. Romalıların Hıristiyanlaşmasından sonra Hıristiyanlık Arnavutlar arasında da yayılmaya başladı. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesi Arnavutluğu da bölmüştür. Orta Arnavutluk'ta bulunan İşkombi nehri ayrılma sınırı olarak kabul edilmektedir. Bu nehrin kuzeyinde kalan Arnavutlar Katolik, güneyindekiler ise Ortodoks mezhebine bağlanmışlardır. Ortaçağ boyunca Osmanlıların gelişine kadar Arnavutluk'ta Arap tüccarların, Peçenek ve Vardar Türklerinin Müslüman etkileri görülmüştür. Fakat bu etkiler, haçlı seferleri döneminde silip gitmiştir. Osmanlılar, Kosava Meydan Savaşı'ndan sonra doğu ve güney Arnavutluk bölgesine girmişlerdir. Kuzey Arnavutluk'ta ise fetih çok geç olmuştur. Bunu engelleyen İskender Bey isyanı olmuştur. Fetih tam olarak ancak 1571 yılında Tivar şehrinin alınmasıyla tamamlanmıştır.Arnavutların İslam'a girişleri devşirme ve tımar sahiplerinin Müslüman olmalarıyla başlamıştır. Kitleler halinde İslam'a girişler önce şehirlerde başlamıştır. Köylerde kitleler halinde İslamlaşma ancak XVI. yüzyılın sonunda başlamıştır.Item 16. yüzyılda Bursa'da yaygın olan kitaplar(Uludağ Üniversitesi, 1995) Karataş, A. İhsan; Çetin, Osman; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı; İslam Tarihi Bilim DalıItem 16. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı doğu hududunda nüfus ve yerleşme (Küçük Ardahan- Kars)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-01-24) Karaca, Müjge; Abacı, Nurcan; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Tarih Ana Bilim Dalı; Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı; 0000-0003-3611-5101Osmanlı Devleti’nin malî, idarî, siyasi ve sosyal yapısı ile ilgili bilgi sahibi olunabilecek kaynaklardan biri olan tahrir defterleri aynı zamanda önemli birer arşiv malzemesidir. Bununla birlikte devlet içinde teşekkül etmiş bütün yerleşim yerlerinin nüfus ve yerleşme yapılarını ortaya çıkarmada başvurulacak kaynaklar içinde tahrir defterleri öne çıkmaktadır. Öte yandan, defterlerde kayıtlı verilerin, yöreden yöreye değişiklik göstermesi çalışılan bölgeyi özel ve önemli kılmaktadır. 16. Yüzyılın Son Çeyreğinde Osmanlı Doğu Hududunda Nüfus ve Yerleşme (Küçük Ardahan-Kars) adlı çalışmada tahrir defterlerindeki bilgiler ışığında bölgenin nüfus, yerleşme, ekonomik yapı, şahıs ve yer adları gibi sosyal yapısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Tahrir defterleriyle ilgili yapılan çalışmalar ekseriyetle tek bir nahiye ya da sancağı temel alarak hazırlanmıştır. Son yıllarda ise tek merkez üzerinde çalışmaktan ziyade belli bir güzergâhı takip eden yerleşim yerleri ile ilgili çalışmalar artmıştır. Bu amaçla araştırma sahamız olan ve birbirine yakın yerleşim yerlerini ihtiva etmesi bakımından Küçük Ardahan-Kars Sancakları güzergâhı üzerinde çalışmak uygun görülmüştür. Böylece iki sancak arasında benzerlik ya da farklılıklar üzerine karşılaştırma yapılmıştır.Item 1641-1651 arasında Ayntâb şehir merkezindeki ev ve dükkân satışları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-06-21) Ocaktan, Sevda; Gülsoy, Ersin; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Tarih Ana Bilim Dalı; Yeniçağ Tarihi Bilim DalıOsmanlı Devleti’nde kadı sicil defteri de denilen, Şer’iyye Sicilleri arasında bulunan belge türlerinden birisi de satış hüccetleridir. Tarafların mahkemeye başvurmalarıyla kayıt altına alınan satış belgeleri, daha sonra çıkabilecek anlaşmazlıkların önüne geçmek için hücceti elinde bulunduran kişi açısından önem taşımaktadır. Örneğin kişinin daha sonradan evini satmadığını, mülkünü zapt ettiğini iddia ederek karşı taraftan şikâyetçi olması ve yahut kadının, kocası ile ortak olan mülklerini, izni olmadan kocası tarafından satıldığını iddia etmesi gibi sonradan ortaya çıkabilecek olan nedenler, satış hüccetlerinde oldukça sık rastlanan durumlardır. Ayrıca mülk satışlarında yer alan kişilerin unvanları, meslekleri, evin nerede olduğu, evin bölümleri bilgisi, dönemin şartlarının Ayntâb’ın sosyo-ekonomik hayatına yansımasına ilişkin bizlere bilgi vermektedir. Bu tezde Gaziantep Şer’iyye Sicilleri arasında bulunan yedi defter (16, 17, 18, 19, 20 (iki defter) ve 21) satış belgeleri incelenerek, 17. yüzyıl Ayntâb şehir merkezinin sosyo-ekonomik durumu saptanmaya çalışılmaktadır. Bu araştırmanın sonucunda Ayntâb şehir merkezinde 527 tane ev satışı, 59 tane de dükkân satışı tespit edilmiştir. Ayrıca mahallelerin heterojen yapısı, 17. yüzyıl Osmanlı toplumunda sınıfsal ayrışmanın olmadığını göstermektedir. Sicillerdeki satış belgeleri dönemin revaçta olan mahalleleri hakkında da fikir vermektedir.