2015 Frankofoni Özel Sayısı
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/12458
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 20 of 35
- Results Per Page
- Sort Options
Item Adamov dans le sillage D’Artaud, Strindberg et Brecht(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-14) Kocaman, ŞengülTürkiye’de üzerinde az çalışıldığına inandığımız Adamov tiyatrosunun Strindberg, Artaud ya da Brecht gibi yazarların etkisiyle 1950-1960 yıllarının Fransız tiyatrosu’nun gelişimini en iyi temsil eden bir tiyatro olduğunu düşünüyoruz. Bildirimizde analitik bir yaklaşımdan ziyade, Adamov tiyatrosunu genel hatlarıyla incelemeyi, Strindberg, Artaud ve Brecht’in Adamov tiyatrosundaki etkisine değinmeyi amaçlıyoruz.Item Analyse d’une activité de créativité en FLE par la théorie de la genèse instrumentale(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-08) Kara, Şeref; Broutin, Jonathan; Alabay, Sercan; Uludağ ÜniversitesiDans le domaine du FLE aux enfants, les objectifs pédagogiques doivent être liés au plaisir d’apprendre. Ainsi la dimension ludique des activités, leur capacité à solliciter et à développer la créativité des apprenants doivent permettre de mettre en place des situations didactiques innovantes, motivantes et génératrices de savoirs nouveaux aussi bien sur le plan linguistique que culturel. Dans cette optique, notre recherche s’appuie sur une activité au cours de laquelle les apprenants turcs réaliseront un dessin animé à l’aide du logiciel « Toontastic » sur tablette tactile revisitant les contes populaires turcs. D’un point de vue didactique, nous mettrons en lumière le processus de la genèse instrumentale au cours duquel le logiciel passe du statut d’artefact à celui d’instrument. Ce cadre théorique est particulièrement adapté pour analyser des situations d’enseignement ayant recours au TICES. Nous analyserons ainsi comment ce processus d’instrumentalisation est susceptible de développer la compétence communicative et interculturelleItem Analyse de la méthode « Salut 10 »(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-12) Atan, Nurhayat; Eğitim FakültesiLe Ministère turc de l’Education Nationale a mis en vigueur, par décret ministériel numéro 315, daté du 17.07.2006, le nouveau programme d’enseignement du français dans des écoles secondaires. La méthode “Salut” qui apparaît comme le fruit de cette décision, a été mise en usage à partir de l’année scolaire 2007-2008. Pour ce travail, nous avons analysé la méthode “Salut 10”, utilisée actuellement comme matériel de base du FLE en 10 ème année, dans des écoles secondaires. Le livre est conçu selon une approche communicative. Cette étude a été réalisée selon le modèle proposé par McDonough et Shaw (2013). Le livre a été d’abord analysé du point de vue des facteurs externes et internes, par la suite les observations retenues ont été évaluées en prenant en considération les réflexions de ses utilisateurs. En conclusion, malgré quelques défauts, fréquents aussi dans plusieurs méthodes, “Salut 10” est une méthode attrayante et riche en contenu avec ses apports novateursItem Bir Aradayız Hepsi Bu adlı romanda gösterişçi tüketim yansımaları(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-08) Tomat, Ayşeİnsanlar genellikle temel fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak için tüketirler. Fakat, tüketim çağı olarak nitelendirilen günümüzde, bireyler, toplum içerisinde kendilerine daha iyi bir konum edinebilmek ve başkalarını etkilemek amacıyla olduğundan farklı görünmeye çalışırlar. Thorstein Veblen tarafından Aylak Sınıfın Teorisi adlı yapıtta ele alınan Gösterişçi Tüketim kavramı, bazı bireylerin, üst sınıflara ait olduklarını, varsıllık içinde yaşadıklarını ve yer aldıkları toplum içerisinde ayrıcalıklı olduklarını kanıtlamaya yönelik yapılan tüketim olarak açıklanır. Gösterişçi tüketim kavramının yansımalarını, günümüz Fransız kadın yazarlar arasında yer alan Anna Gavalda’nın Bir Aradayız, Hepsi Bu (Ensemble, C’est Tout) adlı romanında bulmak olanaklıdır. Gavalda, günlerce çok satanlar arasında kalmayı başaran romanında, Paris’te bir apartman dairesini paylaşmak zorunda kalan ve dünya görüşleri birbirinden farklı üç gencin ve bir büyükannenin yaşamını konu alır. Bu çalışmada da, bireyin sadece varsıllığını göstermek, sosyal yaşantısında saygınlık kazanmak amacıyla satın aldığı insan hayatının bile önüne geçen nesnelerin verdiği mutluluk ve bu nesnelerin topluma yabancılaştırdığı bireyler söz konusu yapıtta irdelenecektir.Item Biçimbilimsel farkındalık ve metnin anlamlandırması: Fransızca yabancı dil sınav metinleri örneği(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-09) Can, ÖzgeBiçimbilimsel farkındalık, dil dizgesi içerisinde biçimbilimsel, sözdizimsel, anlambilimsel vb. bileşenlerden oluşan metinlerin kavranması ve anlamlandırılması sürecinde sözcüklerin biçimbirimsel yapılarını değerlendirebilme, biçimbilimsel açıdan karmaşık olan sözcükleri anlamlandırabilme, sözcüklerin diğer birimlerle kurdukları ilişkileri gözetebilme, tümcelerarası geçişleri yorumlayabilme, metinlerdeki bileşenler arasındaki bağlantıları kurabilme vb. işlemlerin, belli metinsellik ölçütlerini içinde barındıran metnin kavranması sürecinde işletilmesine gönderimde bulunmaktadır. Çalışmamız, ‘biçimbilimsel farkındalık’ ve metinlerin anlamlandırılması arasındaki ilişkiyi Fransızca yabancı dil sınav metinleri üzerinden açıklamayı hedeflemiştir. Bu hedef doğrultusunda, veritabanı olarak ÖSYM’nin 2006-2013 yılları arasında ilkbahar-sonbahar dönemlerinde uyguladığı yabancı dil sınavlarında sorulan toplam 4680 soru arasından ‘seçkili örneklem’ yöntemiyle istatistiksel olarak anlamlı bir sayıda olan 500 soru seçilmiş ve biçimbilimsel ipuçları kullanılarak çözümlenmiş ve yanıtları denetlenmiştir. Sonuç olarak, biçimbilimsel farkındalık ve metin anlamlandırma arasında doğrudan bir ilişki olduğu saptanmış, yabancı dil sınav metinlerinde sözcüğün anlamını öngörme, sözcük/kavram alanı ilişkisi kurabilme, vb. biçimbilimsel farkındalık kazanımları yoluyla dilin bilgiye ulaşma aracı olarak işlerliğini sağlamaya yönelik öneriler getirilmiştir.Item Cannibale'de 1931 Uluslar Arası Paris Sömürge Sergisi(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-02) Aytekin, HalilYazar Didier Daeninckx Cannibale adlı bu eserinde 1931 Paris Sömürge Sergisini ve bu sergi sırasında yaşanan bazı olayları gözler önüne sermeye çalışmaktadır. Bilindiği gibi, sömürgeleştirme, güçlü bir ülkenin siyasi ve ekonomik niyetlerle kendisinden daha güçsüz bir ülkenin topraklarını ele geçirmesidir. Sömürge sergisi böylesi bir algıyı ortadan kaldırmak için düzenlenmiş ve sömürgeleştirmenin sadece kaba kuvvetle işgal etme olarak anlaşılmaması gerektiğini vurgulamak için iyi bir araç olarak görülmüştür. Bu çalışmada, sömürge sergisinde ülkelerini temsil etmek üzere Paris’e götürülmek için toplanan yüz kadar Kanaklının dramatik hikayesi ve onların Paris’te maruz kaldıkları insanlık dışı olaylar anlatılmaktadır. Fransızlar için önemli olan Büyük Fransa imajını dünyaya göstermekti. Bu amacı gerçekleştime yolunda, insani özelliklerin nasıl yozlaştığı ve materyalist bir anlayışla insanın nasıl bir ticari araca dönüştüğü görülmektedir. Ayrıca ırkçılık, insan hak ve hürriyetlerinin ihlali üzerine vurgu yapılmış ve toplumsal duyarlılık uyandırılmaya çalışılmıştır.Item Çeviride renklerin evreni(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-05) İnal, TanjuRenkler simgesel ve kültürel bir algılama ve değer biçimi olarak kültürlerarası farklılıklar gösterir. Algı ve değer farklılığından kaynaklanan aktarımlar farklı erek dillerde çevirmenin karşısına bir sorunsal olarak çıkar. Öyle olunca da özellikle yakın-ara renk tonları erek dilde doğru ve tam karşılığını bulamayabilir. Bunun sonucu olarak çeviri metinlerde kimi renkler ışıldarken, kimi renkler tersine soluklaşabilir ya da bütünüyle silikleşebilir. Bu sorunsalı ve renk evrenini Fransızcadan Türkçeye, Türkçeden Fransızcaya yapılmış olan yazınsal çevirilerden seçeceğimiz kimi örneklerle irdelemeye çalışacağız.Item Découverte interactive de l’Œuvre de Zola et des courants picturaux du XIXème siècle(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-04) Gökmen, Ayla; Broutin, Jonathan; Eğitim Fakültesi; Fransız Dili Eğitimi BölümüCette étude consiste à analyser le site internet que nous avons élaboré relatif à l’Œuvre de Zola plus particulièrement aux techniques descriptives–linguistiques et picturales- présentes dans ce roman. Cette analyse vise, de prime abord, à étudier la place de la littérature et son usage dans l’enseignement du FLE telle qu’elle est décrite dans le CECRL. La démarche suivante sera à expliciter comment les TICES nous ont permis d’intégrer des séquences didactiques en littérature dans l’enseignement du FLE selon la démarche actionnelle en rupture avec la méthode directe. Après avoir décrit et analysé différentes activités, en prenant également compte des premières impressions des utilisateurs, la recherche aboutit à démontrer comment et de quelle manière la littérature peut être vectrice du développement de la compétence interculturelle.Item Denis Diderot’nun La Religieuse (Rahibe) adlı romanında özgürlük direnci(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-13) Yaman, MükreminFransız aydınlanma hareketinin en önde gelen düşünürlerinden Denis Diderot, yazıyı olduğu denli yazını da aydınlanma hareketinin en güçlü aracı görür. Hazırlanmasında çok önemli katkısının olduğu dev bilgi kaynağı Ansiklopedi yanında, özellikle düşünsel derinlikli romanlarını da bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Birbirlerine oldukça ince alay dolu açık saçık öyküler anlatarak neşeli bir yolculuk yapan iki erkeğin serüveninin öyküsü olan Kaderci Jacques ile Efendisi adlı romanının bir bakıma karşıtı gibi düşünülecek La Religieuse (Rahibe), bir manastıra kapatılan genç kızın özgürlük savaşımının dokunaklı anlatısıdır. Diderot’nun bu romanı yazmasında Kilisede, özellikle de manastırlarda, egemen olan boğucu havayı tanımasının, romanın kahramanıyla aynı adı taşıyan bir rahibenin gerçekten yaşadığı acı olayların halk arasında anlatılır olmasının yönlendirici olduğu bilinmektedir. Romanın ana izleği tüm özgürlüklerden yoksun kılınmış, yaşamlarını kapalı uzamlarda geçiren rahibelere odaklanmaktadır. Roman Tanrı’nın sevgisini kazanmak için hiçbir özveriden kaçınmama savında olmalarına karşın, şiddetin, saldırganlığın, kinin, değişik sapkınlıkların pençesine düşmekten kurtulamayan rahibeleri öykülemektedir. Bu araştırma istemsiz bir biçimde bu ortama sürüklenen rahibe adayı bir genç kızın dirençli özgürlük savaşımının devinimlerini göstermeyi amaçlamaktadır.Item Deux poèmes, deux poètes: Le regard analogue De Rimbaud Et D’Eluard au monde du rêve(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-04) Gökmen, Ayla; Parlak, Refika; Eğitim Fakültesi; Fransız Dili Eğitimi BölümüLe voyage vécu ou imaginé, sous la vague de l’exotisme, conduise, le plus souvent, les poètes et les écrivains à chercher un meilleur sort dans “un ailleurs”. Or, sous la forme la plus élaborée, l’exotisme est devenu un refus de la réalité, l’expression du rêve intérieur en allant jusqu’au merveilleux, ou irréel, dans les écrits des poètes comme Rimbaud au XIXème siècle et ceux des surréalistes comme Paul Eluard au XXème siècle. Cet article, dans le cadre de la discipline de la littérature comparée, vise à étudier la représentation d’un « autre » ou d’un « ailleurs » qui se manifeste sous forme de l’image, inscrit dans l’imaginaire. Par la lecture comparative des poèmes choisis de Rimbaud et d’Eluard, on envisage donc à mettre en évidence les liens d’analogie de l’imaginaire de ces deux poètes qui se rejoignent dans un même univers de rêve à l’intervalle d’un demi-siècle.Item Les erreurs faites par les etudiants du département du fle a l’expression ecrite(Uludağ Üniversitesi, 2015-07-01) Türkoğlu, Sadık; Çavdar, EmineDe nos jours, l’erreur qui était auparavant évaluée négativement est devenue un repère positif pour les enseignants. Cette étude vise à proposer une solution à des erreurs fondamentales résultant de l’influence de la langue maternelle. Ce travail analyse 335 erreurs, dues à l’interférence de leur langue maternelle, le turc. L’échantillon se compose des phrases sélectionnées dans 180 devoirs des étudiants apprenant le français à l’université Atatürk dans le cours de l’expression écrite entre les années académiques 2000-2010. Tout en sachant qu’il y a de différents types de classification, on a choisi celle de Hurrydeo Beefun qui a classifié les erreurs telles que les erreurs lexicales/grammaticales, morphologiques et syntaxiques. On a observé que les erreurs lexicales/grammaticales sont celles qui sont répétées le plus souvent par les participants parmi les erreurs catégorisées selon l’étude analytique.Item Erreurs interférencielles Aglais-Français des etudiants Turcs: Exemple de l’Université de Marmara(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-14) Gürcan, MelekÖğretmenlerin öğrencilerine daha iyi rehberlik edebilmeleri için hatalar üzerine eğilmeleri ve etkili bir öğrenme için yararlı olan hata sebeplerini araştırmaları gerekir. Bu sebeplerden bir tanesi; önceden edinilmiş olan ilk yabancı dilin ikinci yabancı dil edinimini birçok yönden olumlu ya da olumsuz etkileyebilmesidir. Bu bağlamda 2013-2014 Eğitim –Öğretim yılı Marmara Üniversitesi İngiliz Dili Eğitimi Bölümünde İngiliz dili eğitimi gören ve ikinci yabancı dil Fransızca öğrenen 72 öğrenci ile çalışıldı. Bu çalışmada sınav kağıtları fotokopileri analiz edildi ve sonrasında karşılaştırmalı inceleme sayesinde İngilizce et Fransızca arasındaki olumsuz aktarım hataları tespit edildi. Fransızca öğretmenlerine en iyi yöntemi belirleyebilmeleri için çözümler bulunması ve önerilerin sunulması amaçlandı.Item Une etude de cas sur l’utilisation de l’alternance codique dans l’enseignement précoce(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-07) Şavlı, Füsun; Yonucuoğlu, AysunL’alternance codique définie comme le passage d’une langue à l’autre est propre à des parlers bilingues. Suite à des travaux réalisés en France, il est possible de dire que l’alternance des codes joue un rôle important dans l’apprentissage des langues. Dans cette perspective, l’objectif principal de cette recherche est de mettre en évidence la façon dont se réalise le passage entre les deux langues et ses fonctions dans le processus d’enseignement/apprentissage à l’aide de données recueillies pendant l’année scolaire 2013-2014. Ainsi il a été procédé à un relevé des séquences pédagogiques en se basant sur des observations de classe d’enfants bilingues (français-turc) âgés de 3, 4 et 5 ans d’une école maternelle. Les séquences décrites ont été analysées en vue de comprendre le rôle et la fonction de l’alternance codique dans la construction des savoirs et des compétences. A partir de l’analyse des données observationnelles, il est possible de dire que l’alternance entre des langues est inévitable dans l’enseignement.Item Etude de cas sur le bilinguisme précoce dans le milieu familial(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-15) Öztürk, Sevinç AkdoğanDans cette étude, nous visons à démontrer comment on peut sensibiliser un enfant à une deuxième langue dès son jeune âge. Pour pouvoir montrer cette sensibilisation, nous avons analysé le développement langagier de l’enfant au niveau de la compréhension et de l’expression orale en nous basant sur ses réactions au moment de l’utilisation de la deuxième langue dans le milieu familial. Pour ce travail, nous avons observé un enfant de 28 mois pendant deux mois. Les données recueillies nous prouvent qu’un enfant très jeune est capable de différencier de manière consciente les différentes langues. Surtout grâce aux gestes et mimiques, et aux mots transparents dans les deux langues, la compréhension orale se développe rapidement tandis que pour l’expression orale, on nécessite plus de temps. Mais ce qui était le plus intéressant dans ce processus, c’était de voir que l’enfant accepte l’utilisation d’une deuxième langue comme un fait tout à fait naturel.Item Eugène Ionesco’nun iki farklı son perdeli oyununun çevirilerinin incelenmesi: “Amédée ya da Ondan Nasıl Kurtulmalı”(Uludağ Üniversitesi, 2015-07-06) Özcan, OnurYazınsal çevirinin sorunları üzerine günümüzde çok sayıda araştırma yapılmış olsa da, bu, tiyatro çevirisi için geçerli değildir. Bu alandaki çalışmaların ve eleştirilerin azlığından dolayı, tiyatro çevirilerinde halen üzerinde durulacak bir çok sorun mevcuttur. Tiyatro metninin seyirci karşısına çıkacak bir sahne metni olarak çevrilmemesinin yanı sıra, hedef topluma farklı sözcelemlerin ve kültürel ifadelerin aktarımının ikinci planda kalması karşımıza çıkan sorunlardandır. Bu duruma farklı bir bakış açısı getirmek amacıyla, XX. yüzyıla yeni bir tiyatro akımıyla damgasını vuran, trajikomik bir düzlemde ölüm, yalnızlık ve iletişimsizlik gibi konuları ele alan uyumsuz tiyatronun öncülerinden Eugène Ionesco’nun “Amédée Ya Da Ondan Nasıl Kurtulmalı” oyununu seçtik. Çünkü, Ionesco yazdığı tiyatro metinlerinin sadece diyaloglardan oluşmadığını aynı zamanda sahne düzeni ve görsel unsurların da ön planda olduğunu belirttiğinden, söz konusu oyun için iki farklı son yazmıştır. Çalışmamızda, oyunun üçüncü perdesinin farklı yıllarda ve farklı çevirmenler tarafından Türkçe’ye ve İngilizce’ye çevirileri üzerine çeviri incelemesi yaparak tiyatro çevirisi alanına katkı sağlamayı amaçlamaktayız.Item François Mauriac’ın roman evreninden karmaşık bir karakter: “Yılan Düğümü”ndeki Louis(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-22) Kadıoğlu, Şevket1885 yılında Bordeaux’da doğan Mauriac çocukluğundan başlayarak tutkulu ve kaygılı bir Katolik olarak karşımıza çıkar. Ancak o kendisinin özellikle “romanlar yazan bir Katolik” olarak tanımlanmasını ister. “Katolik” baskının romanlarına bir tür saplantı olarak yansıdığı Mauriac’ın karakterleri, Dostoyevski’nin karakterleri gibi “tamamlanmamış” ve değişime açıktırlar. Dramatik kurgunun gelişimine koşut olarak evrilir, dönüşür ve değişirler. Bu yapı içinde karakterlerin, çoğunlukla, gözle görülür bir karmaşa ile yapıtı tümüyle kuşattıklarına tanık oluruz. Bu karmaşa bir yandan karakterlerin devingenliğini sağlayan bir iç dinamik olurken, diğer yandan insan ruhunun derinliklerine inebilme, gizli köşelerine ulaşabilme, bu yolla da insan ruhunun karmaşık yapısı üzerine düşünebilme olanağı sunar. İnsan ruhunu karşıt eğilimlerin savaş alanı olarak gören Mauriac’ın yaklaşımıyla Yılan Düğümü’ndeki Louis bir yanıyla Tanrı’ya yönelen, diğer yanıyla da Şeytan’a eğilimli iki zıt çekim alanında parçalanmış ruh durumunu sergiler. Bu parçalanmışlığı, yazarın Yılan Düğümü’ndeki Louis karakteri üzerinden sergilemeyi deneyen bu çalışmanın amacı insanın kötülüğe/günaha eğilimli olduğuna dikkat çekmek ama Tanrı ışığı ve sevgisiyle sonunda iyiliğe yönelerek “kurtuluş”a ereceğine ilişkin Mauriac iletisinin altını çizmektir.Item Fransız resim sanatının Türk resim sanatına etkisi üzerine karşılaştırmalı örnek eser incelemeleri(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-24) Şenol, Tolga; Güzel Sanatlar Fakültesi; Resim BölümüOsmanlı’nın 1829 yılında başta Paris olmak üzere Avrupa’nın başkentlerine sanat öğrencileri göndermesi Türk resim sanatına yeni ve çağdaş yaklaşımlı bir boyut kazandırmıştır. Paris’te sanat eğitimi alma eğilimi cumhuriyet sonrası Türkiye’sinde de devam etmiştir. Fransız ressamların etkisiyle eserler üreten Türk ressamlarının resimlerinde; konu, ifade biçimi ve renk-biçim-yüzey ilişkisi bağlamında yeni resimsel yaklaşımlar görülmektedir. Resimlerde natürmort, peyzaj ve realist figür betimlemelerinin kullanılmasının yanı sıra yenilikçi sanat akımlarının takibiyle Türk resmi bir değişim ve gelişim sürecine girmiştir. Bu süreç içinde gerçekçi figürü Türk resminin konuları arasına alan Osman Hamdi, izlenimci resim anlayışıyla eserler üreten Nazmi Ziya Güran ve farklı teknikler kullanarak çağdaş sanat örnekleri sunan Zeki Faik İzer Türk resmi için önemli sanatçılardır. Bu çalışma; batılılaşma sürecinde farklı dönemlerde Paris’te sanat eğitimi almış Türk ressamlar olan Osman Hamdi, Nazmi Ziya Güran ve Zeki Faik İzer’in resimlerindeki Fransız ressamlara ait resimlerin biçimsel-içeriksel özellikleri açısından etkilerini belirterek oluşan benzerlik - farklılıkları vurgulama ve Türk resminde Fransız resminin etkisini gösteren örnek bir çalışma oluşturma amacıyla yapılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak sanat tarihsel ve sanat eleştirisel inceleme kapsamında literatür tarama, eser analizi ve karşılaştırma yöntemleri kullanılmıştır. Eser analizi için seçilmiş eserler; Jean Leon Gerome’a ait “Saray Terasında”, Osman Hamdi’ye ait “Haremden”, Claude Monet’e ait “Argenteuil’de Köprü”, Nazmi Ziya Güran’a ait “Peyzaj”, Eugene Delacroix’ya ait “Halka Yol Gösteren Özgürlük” ve Zeki Faik İzer’e ait “İnkılap Yolunda” adlı sanat eserleridir. Çalışmada birer Türk ve Fransız ressama ait eserin karşılaştırılarak incelenmesi sonucu elde edilen veriler betimleyici tanımlarla analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular çalışmanın önemi açısından tartışılmıştır.Item Fransızca öğrencileri ve sıfat tümcecikleri: Bir yazılı çeviri testinden yansımalar(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-26) Mavaşoğlu, Mustafa; Ördem, EserSıfat tümcecikleri kuran Fransızca ilgi zamirleri (pronoms relatifs) Türkçede çoğunlukla -An ve -Dık takıları kullanılarak yapılmaktadır. -An takısı genelde yan tümcede özne konumunu verirken -Dık takısı Fransızca karşılıkları bakımından oldukça Öğrenci metinlerinden özellikle, -Dık takılı sıfat tümceciklerinin Fransızca çevirileri ile ilgili sorunlar yansımaktadır. Bu sorunları daha yakından incelemek amacıyla Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerine (N= 81) içinde sıfat tümcecikleri bulunan 20 adet Türkçe tümce verilmiş ve bunları Fransızcaya çevirmeleri istenmiştir. Elde edilen bulgular öğrencilerin –Dık sesini en başarılı biçimde Que ile daha sonra da Où ile eşleştirdiğini göstermiştir. Dont ilgi adılı en az başarı ile eşleştirilen adıl olmuştur. Mevcut çalışma, anatümce-kurucu tümce zaman etkileşimi konusunda da iki önemli noktayı ortaya koymuştur. Anatümcedeki yargı kalıcı algılandığında kurucu tümce zamanı geniş zaman olarak belirlenme eğilimindedir. Ayrıca, eylemlerin içkin anlam özellikleri anatümce zamanından bağımsız olarak kurucu tümce zamanını belirleyebilmektedir.Item Fransızca öğrencileri ve sıfat tümcecikleri: Bir yazılı çeviri testinden yansımalar(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-26) Mavaşoğlu, Mustafa; Ördem, EserSıfat tümcecikleri kuran Fransızca ilgi zamirleri (pronoms relatifs) Türkçede çoğunlukla -An ve -Dık takıları kullanılarak yapılmaktadır. -An takısı genelde yan tümcede özne konumunu verirken -Dık takısı Fransızca karşılıkları bakımından oldukça Öğrenci metinlerinden özellikle, -Dık takılı sıfat tümceciklerinin Fransızca çevirileri ile ilgili sorunlar yansımaktadır. Bu sorunları daha yakından incelemek amacıyla Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerine (N= 81) içinde sıfat tümcecikleri bulunan 20 adet Türkçe tümce verilmiş ve bunları Fransızcaya çevirmeleri istenmiştir. Elde edilen bulgular öğrencilerin –Dık sesini en başarılı biçimde Que ile daha sonra da Où ile eşleştirdiğini göstermiştir. Dont ilgi adılı en az başarı ile eşleştirilen adıl olmuştur. Mevcut çalışma, anatümce-kurucu tümce zaman etkileşimi konusunda da iki önemli noktayı ortaya koymuştur. Anatümcedeki yargı kalıcı algılandığında kurucu tümce zamanı geniş zaman olarak belirlenme eğilimindedir. Ayrıca, eylemlerin içkin anlam özellikleri anatümce zamanından bağımsız olarak kurucu tümce zamanını belirleyebilmektedirItem Fransızca öznellik ve Türkçe dilek-istek kipleri(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-12) Bosnalı, Sonel; Topaloğlu, YusufFransızca “öznellik” (subjonctif) kipi ile Türkçedeki eşdeğeri olduğu öne sürülen “dilek-istek” kipinin dil tipolojisi ve karşıtsal dilbilgisi açısından ele alındığı bu çalışmada, hem biçimbilimsel hem de anlambilimsel bakımdan bu iki kip arasındaki farklılıkların benzerliklerden daha ön planda olduğu ileri sürülmektedir. Biçimsel açıdan Fransızcada tek bir biçimle karşımıza çıkan “öznellik” kipini, Türkçede dilek-istek bildiren {-E} biçimbiriminin yanında {-mElI}, {-Ebil-} ve {- sE} biçimbirimleri ile daha birçok başka sözcük türleri karşılamaktadır. Anlamsal açıdan ise, Fransızca “öznellik” kipinin kullanım alanlarının Türkçeye göre çok daha geniş olduğu görülmektedir. Fransızca öznellik kipinin kullanıldığı on dört alanı, Türkçede ne dilek-istek kipi ne de daha genel anlamda tasarlama kipleri karşılamaz. Fransızca öğretimi ve çeviriye yönelik dilbilgisi kitaplarında dilek-istek kipi olarak sunulan “öznellik” kipinin öğrenimi ve öğretimi konusunda karşılaşılan sorunun temelinde, bu kipin çekiminden daha çok, kullanım alanlarının tam olarak kavranamaması yatıyor olmalıdır. Bunun nedeni ise, kullanım alanlarının öğrenenin anadilindeki alanlarla birebir örtüşmemesi olmalıdır.